İTKİB Ekspres: Dünyadan Haberler 2025 Ocak
İTKİB Ekspres: Dünyadan Haberler
🌍ABD, Uygur İnsan Hakları Politika Yasası'nı Uzattı
Uygur İnsan Hakları Politika Yasası, ABD Başkanı Biden'ın 22 Aralık 2024 tarihinde yıl sonu yasama paketini imzalamasıyla 2025'te sona ermesi planlanan süresinin ötesine uzatıldı. İlk kez 17 Haziran 2020 tarihinde yürürlüğe giren ve Uygur İnsan Hakları Projesi (UHRP) tarafından memnuniyetle karşılanan bu yasa, artık en az on yıl daha yürürlükte kalacak. 2020 tarihli yasa kapsamında, ABD, Uygurlara ve diğer Türk halklarına karşı işlenen vahşet suçlarından sorumlu 12 kişi hakkında Küresel Magnitsky insan hakları yaptırımları uygulamıştı.
Kongre, ilk kez Uygur bölgesinde zorla çalıştırma ile üretilen malların federal tedarikini küresel olarak yasaklayan düzenlemeleri yürürlüğe koydu. Bu düzenlemeler, 2022'den beri ABD'ye bu tür ithalatı yasaklayan Uygur Zorla Çalıştırmayı Önleme Yasası üzerine inşa ediliyor. 2025'e yönelik son hükümler, bu yasağı, küresel çapta Savunma Bakanlığı tarafından kullanılan ürünleri de kapsayacak şekilde genişletiyor:
Savunma Bakanlığı tarafından Uygur bölgesinde veya Çin'in diğer bölgelerinde zorla çalıştırma ile üretildiği bilinen güneş enerjisi ürünlerinin satın alınması için federal fonların kullanımına yasak getirilmesi (SEC. 7208). Kasım ayında, UHRP, Hong Kong ve Tibet halklarının haklarını koruyan insan hakları yaptırımlarının yeniden yetkilendirilmesi çağrısında bulunan ortak bir savunuculuk girişimini de desteklerken bu girişim, Uluslararası Tibet Kampanyası, Uygurlar için Kampanya, Washingtonians Supporting Hong Kong, Free Tibet Öğrencileri, Hong Kong Demokrasi Konseyi, Uygur Amerikan Derneği ve Hong Kong'da Özgürlük Vakfı gibi birçok kuruluş tarafından desteklenmekte.
🌍M&S, Zara ve H&M gibi hızlı moda markalarının satışlarında düşüş
Geçtiğimiz yıllarda önde gelen küresel hızlı moda markaları bir yükselişe geçmişti. Bu markalar özellikle genç tüketiciler arasında yoğun bir ilgi uyandırırken, yılda %40 ila %60 arasında satışlarını arttırmışlardı. Bu trend şimdi tersine döndü.
Hızlı moda geçtiğimiz mali yılda yavaş bir döneme girdi. Marks & Spencer, Zara, H&M, Levi's, Lifestyle, Uniqlo, Benetton ve Celio gibi hızlı moda markalarının en son düzenleyici dosyalarına göre, bu markaları satış büyümesi yavaşlarken, 31 Mart'ta sona eren mali yılda birçok markanın kârında düşüş yaşandı. H&M ve Zara'nın satış büyümesi, 2023 mali yılındaki %40 seviyesinden 2024 mali yılında sırasıyla %11 ve %8'e geriledi. Levi's'in büyüme oranı da %54'ten %4'e düşerken, Uniqlo'nun büyüme oranı %60'tan %31'e yarıya indi.
Bu durum, hızlı moda sektöründe daha geniş bir yavaşlama trendini yansıtıyor ve markaların rekabet güçlerini korumak için yeni stratejiler geliştirme gerekliliğini ortaya koyuyor.
Çin merkezli çevrimiçi moda devi Shein, düşük fiyatları ve hızlı üretim döngüleriyle pazarda büyük bir oyuncu olarak yükseldi. Shein'in yenilikçi ve maliyet odaklı modeli, diğer markalar üzerinde baskı oluşturuyor.
Analistler, hızlı moda markalarının bu zorluklarla başa çıkabilmek için iş modellerini yeniden yapılandırmaları gerektiğini vurguluyor. Sürdürülebilirlik ve etik üretim uygulamaları hem çevresel hem de sosyal açıdan daha duyarlı bir moda endüstrisinin oluşturulmasında hayati önem taşıyor. Bu değişikliklerin uygulanmaması durumunda, markalar, tüketici güveninin azalması ve pazar payının kaybı gibi ciddi sonuçlarla karşı karşıya kalabilir.
🌍Otomasyon, Bangladeş Hazır Giyim Sektöründe İş Gücünü Üçte Bir Oranında Azalttı
Bangladeş hazır giyim sektöründeki teknolojik gelişmeler, iş gücünde %30,58'lik bir azalmaya yol açarken, artan ekonomik fayda ve verimliliğe karşın Bangladeşli işçiler için ciddi zorluklar da yaratıyor, özellikle de kadın işçiler, yaşlı çalışanlar ve düşük okuma-yazma seviyesine sahip bireyler gibi belirli demografik gruplar için.
Bangladeş İşçi Vakfı (BLF) tarafından Ağustos-Ekim 2024 arasında yürütülen 'Bangladeş Hazır Giyim Sektöründeki Teknolojik Geçişin Değerlendirilmesi ve İşçiler Üzerindeki Etkisi' başlıklı araştırma, Bangladeş'in hazır giyim sektöründeki teknolojik ilerlemeleri ve bu ilerlemelerin iş gücüne etkilerini inceledi.
Adil Geçiş Stratejilerine Vurgu
Araştırma, teknolojik ilerlemelerin, bu değişimlerle yerlerinden edilen işçiler için adil muamele ve fırsatları tehlikeye atmadan gerçekleştirilmesi gerektiğini vurgulayan "Adil Geçiş" stratejilerinin önemine dikkat çekti. Sektördeki alt dallar arasında, en büyük iş gücü azalması %37,03 ile triko üretiminde gerçekleşti. Bunu, iş gücünde %27,23'lük bir düşüşle dokuma hazır giyim fabrikaları izledi. Üretim aşamalarına daha yakından bakıldığında, kesim aşamasında iş gücü %48,34 oranında azalırken, dikim işlemlerinde bu düşüş daha hafif olup %26,57 seviyesinde kaldı.
Araştırma sonuçlarının tartışıldığı bir etkinlikte, Bangladeş Çalışma ve İstihdam Bakanlığı sekreteri AHM Şafiquzzaman işçilerin verimliliğini artırmak için yeni teknolojilere uyum sağlamanın zorunluğu olduğunu, teknolojik gelişmeler yoluyla istihdamı artırmayı planladıklarını, bununla birlikte çalışanlara uygun eğitimler sağlamak üzerine bir strateji belirleyebileceklerini ve hazır giyim sektörünü en az 20 yıl boyunca korumaları gerektiğini kaydetti.
🌍Meksika Giyim İthalatında Daha Yüksek Tarifeleri Değerlendirmeli mi?
Geçtiğimiz ay Meksika'da giyim ithalatında uygulanan gümrük vergisi oranı %20-25'lerden %35'e yükseltilirken, ABD giyim sektörü ise bu kararın durdurulması çağrısında bulundu. 20 Aralık 2024'te gerçekleşen düzenleme, Meksika'nın tekstil&hazır giyim sanayini korumak ve düşük vergi yapıları ile düşük işçilik maliyetleri sağlayan IMMEX programındaki uyum sorunlarını ele almak için tasarlanırken, karar kapsamında 121 giyim ürünü ve 17 hazır tekstil ürününe (63 ve 94. bölümler) %10-15 oranında ithalat vergisi artışı getirildi, tekstillerle ilgili 17 tarife üzerindeki ithalat vergisi de %10-15 oranında artırıldı. Söz konusu karardan etkilenen ana ürün kategorileri ceket, takım elbise, pantolon, elbise, gömlek ve kazak gibi giyim ürünlerini (61 ve 62. bölümler) olurken ayrıca eldiven, kemer ve kravat gibi aksesuarlar ile yatak çarşafları, battaniyeler, yastık kılıfları, perdeler, havlular vb. ev ürünleri ve hazır tekstil ürünleri de düzenlemeden etkilenecek.
Amerikan Giyim ve Ayakkabı Derneği (AAFA) Başkanı ve CEO'su Steve Lamar, Meksika Hükümeti'ni tarifelerin artışını durdurmaya çağırırken değişikliklerin iyi niyetle alınmış olmasına rağmen ters etki yaratabileceğini kaydetti. Özellikle CAFTA-DR ülkelerinin bu durumdan yararlanabileceği belirtilirken, özellikle düşük değerli e-ticaret ürünlerinin ithalatını kontrol altına almayı hedefleyen yeni düzenlemelerin hızlı moda şirketleri için bir darbe olabileceği konuşuluyor. Ayrıca, Meksika'nın tekstil hammaddelerinde büyük ölçüde ithalata bağımlı olduğu ve yüksek tarifelerin üretim maliyetlerini artırarak nihai ürünleri daha pahalı hale getireceği ifade ediliyor.
🌍2024 Yılında Denim Sektöründe Sürdürülebilirlik Alanındaki Gelişmeler
Denim tedarik zinciri, liflerden kumaşlara, aksesuarlardan döngüselliğe kadar birçok alanda yeni yeniliklerin hayata geçirildiği bir yılı geride bıraktı.
Cotton Incorporated'ın Blue Jeans Go Green programı, 2024 yılında 15'ten fazla perakendeci ile ortaklık kurarak denim toplama ve geri dönüşüm girişimlerini genişletti. Bu inisiyatif kapsamında 400.000 adet denim geri dönüştürüldü ve 200 ton tekstil atığının çöp sahalarına gitmesi engellendi. Ayrıca, geri dönüştürülmüş denimden 800.000 metrekare yalıtım malzemesi üretildi. Bu malzemeler bina yalıtımı, soğuk zincir paketleme yalıtımı ve evcil hayvan yatakları için kullanıldı.
Denim sektöründe döngüselliği artırmayı hedefleyen Denim Deal, tüketici sonrası geri dönüştürülmüş (PCR) pamuktan üretilmiş kumaşların kaynak bulunmasını kolaylaştırmak için Denim Deal Onaylı Kumaş Koleksiyonu'nu piyasaya sürdü. Bu kumaşlar en az %20 PCR pamuk içermekte ve kalite ile dayanıklılık standartlarına uygun üretilmekte.
Tekstil geri dönüşüm şirketi Cyclo, %95'e kadar Cyclo geri dönüştürülmüş pamuk içeren ilk denim kumaş serisini tanıtırken, bu ürünlerden biri, %90 Cyclo geri dönüştürülmüş pamuk ve %10 Tencel lyocell içeren kumaş, daha iyi bir doku ve geri dönüştürülebilirlik sunuyor.
Eastman, 2024'te denim pazarı için Naia Renew adlı lifi tanıttı. Ahşap hamurundan ve GRS sertifikalı geri dönüştürülmüş atık malzemelerden üretilen bu lif, sürdürülebilir kaynaklardan elde edilen %60 ahşap hamuru ve %40 geri dönüştürülmüş atık içeriyor.
YKK, sürdürülebilir kaynaklardan malzeme kullanımını %12 artırarak tüm ürün satışlarının %38'ine ulaştı. Firmanın bakır ve çinko alaşımları için geliştirdiği geri dönüşüm teknolojisi bu artışa katkı sağladı.
Jeanologia, kapalı döngü su geri dönüşüm sistemi olan Life Anhidra'yı tanıttı. Bu sistem, kullanılan suyun %95'ini geri kazanarak yıkama ve bitirme süreçlerinde tekrar kullanılmasını sağlıyor.
Fashion for Good, tekstil atıkları hakkında veri sunan çevrimiçi araç World of Waste'i tanıttı. Bu araç, geri dönüştürücüler ve politika yapıcılar için strateji oluşturma ve sürdürülebilir atık yönetim uygulamaları geliştirme konusunda rehberlik sunuyor.
Pakistan'da Reverse Resources ve Ulusal Tekstil Üniversitesi, ülkenin tekstilden tekstile geri dönüşüm altyapısını geliştirmek için iş birliği yaptı.
Clean Clothes Campaign Turkey (CCC Turkey), 2024 yılında yayınladığı bir raporda, denim üretiminde kullanılan potasyum permanganat spreyinin (PP sprey) denim kumlama kadar zararlı olduğunu belirtti ve markaları PP kullanımını azaltmaya çağırdı.
İtalyan kimyasal tedarikçisi Officina39, PP'yi tamamen ortadan kaldırmak için uygun fiyatlı çözümler sunan Zero PP paketini piyasaya sürdü.
Kipaş Denim, PP sprey kullanımı gerektirmeyen, lazer ve yıkama dostu bir kumaş serisi olan Contra Denim'i tanıttı.
Boston merkezli Galy Co., geleneksel pamuğa kıyasla %99 daha az su ve %97 daha az arazi kullanan laboratuvar ortamında yetiştirilmiş pamuk için 33 milyon dolarlık yatırım aldı. G-Star Raw ise, seralarda pamuk yetiştirerek kaynak kullanımını azaltmayı hedefleyen Homegrown Denim girişimini duyurdu.
🌍AAFA Başkanı Lamar: GSP'yi Yeniden İşler Hale Getirelim
Amerikan Giyim ve Ayakkabı Birliği – AAFA'nın başkanı Stephen Lamar yaptığı bir paylaşımda, ABD'nin yaklaşık 4 yıl önce sona erdirdiği GSP programının yeniden işler hale getirilmesini talep etti.
1974 Ticaret Yasası ile ilk olarak Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi – GSP'nin temellerinin Başkan Gerald Ford tarafından atıldığına değinen Lamar, GSP kapsamında, işçi hakları gibi alanlarda etkili ortak olan 100'den fazla GSP yararlanıcı ülkesinden ithal edilen ürünlerin ABD'ye gümrük vergisinden muaf olarak getirilebildiğini belirtirken, ABD Kongresi'nin 4 yıldan uzun bir süre öncesinde GSP'yi iptal ettiğini ve bunun esasen Çin için bir hediye niteliğinde olduğunu belirtti.
GSP programı işlerken şirketlerin gümrük vergisi avantajından yararlanmak için kaynaklarını Çin'in en büyük rakiplerine çeşitlendirmeye teşvik ettiğini ve GSP olmadan ABD'nin gelişmekte olan dünyayı kazanma konusunda kendisini silahsız bıraktığını vurgulayan Lamar, ABD'nin ekonomik ve ticari politik çıkarlarının ciddi şekilde zarar gördüğünü, gecikmenin bir kısmının ise Biden yönetimindeki bazı demokratların GSP programını iyileştirme konusundaki ısrarından kaynaklandığını söyledi.
Bu tür programların her zaman geliştirilebileceğine değinen Lamar 2025 yılında Kongre'nin bu sorunu çözmek ve ABD'nin kırılgan ve öngörülemez gözükmemek için uzun vadeli ve geçmişe dönük bir yenilemeyi yürürlüğe koyması gerektiğini ifade etti.
🌍Mutluluk Bir KSS Standardı Olabilir mi?
Sürdürülebilirlik, denim endüstrisinde popüler bir konu, ancak genellikle ürünler ve yenilikler, malzeme süreçleri ve teknoloji açısından ele alınıyor. Danışmanlık firması Blu Projects'in kurucusu Sinem Çelik tarafından bir etkinlikte, “denim sanayinin doğal kaynakları korumak veya maliyetleri azaltmak kadar mutluluğu, yaratıcılığı ve iş ilişkilerini de önceliklendirseydi ne olurdu?” sorusu sorulurken Envelope Srl adlı İtalyan tasarım danışmanlık şirketinin kurucusu Piero Turk, mutluluk ve yaşam kalitesinin nadiren dikkate alındığını belirterek çalışanların mutluluğunun gezegene nasıl fayda sağlayabileceğinin hiç düşünülmediğini, bu konuda düşünülmedikçe büyük değişimler yapılamayacağını kaydederek “İnsanların mutluluğu, birkaç litre su tasarrufundan çok daha büyük bir faydadır” vurgusunda bulundu.
Yaşam ücreti, çözümün bir parçası olabilirken, tüketicilerin fiyat konusundaki bakış açısını değiştirmek de bir diğer önemli unsur. Ucuz ürünler genellikle çalışanların ücretlerinden ödün verilerek üretiliyor. Samsøe Samsøe alıcısı ve ürün geliştiricisi Vera Kasius, farklı ülkelerdeki pek çok tedarikçiyi ziyaret ettiğini ve ülkeler arasındaki farklılıkları gözlemleyebildiğini belirtirken, Tunus'ta çalışanların mutluluğuna biraz daha önem verildiğini, çalışanların gülümsediğini, iyi yemek yediklerini ve biraz daha fazla maaş aldıklarını kaydetti. Kasius markaların tedarik ülkelerinin kültürlerini anlamasının, resmi tatillerini öğrenmesinin ve iletişimin ne zaman uygun olduğunu bilmesinin önemini vurgularken H&M'in İsveç ofisinde 15 yıldır çalışan Victoria Allen ise ABD'de çalıştığı dönemden örnek vererek normal çalışma saatlerinin ötesinde çalışmanın, patronun ardından işte kalmanın ve hastalık ya da tatil izni almamanın orada norm olduğunu belirtti. “İş dışında bir aileye veya hayata sahip olabilmek ve bir kimlik yaratabilmenin iş üzerinde olumlu bir etki yarattığına değinen Allen, çalışanların ise bu sayede daha fazla enerji ve yaratıcılık sunduğunu belirtti.
🌍Türkiye'de Artan Asgari Ücret Hazır Giyim Üreticileri Üzerinde Baskı Oluşturuyor
2025'te çözüm arayışında olan Türkiye'deki giyim üreticileri, son birkaç yıldır İstanbul'dan taşınarak maliyetleri düşürmeye ve ölçeklenebilir yollar bulmaya çalışıyorlar. Özellikle de 1 Ocak'ta yürürlüğe giren %30'luk asgari ücret artışından sonra bu durum daha belirgin hale gelirken Türkiye'de asgari ücret artık 22.104 Türk lirası, yani yaklaşık 621,22 ABD doları. 2024 asgari ücreti 17.002 Türk lirasıydı (yaklaşık 477,83 ABD doları) ve bu bile Türkiye'yi diğer tedarikçi ülkelere kıyasla üst sıralara yerleştiriyordu. Kamboçya, Vietnam, Hindistan, Bangladeş ve Sri Lanka'da işçiler genellikle ayda 200 dolar veya daha az kazanıyor.
Türk üreticiler uzun süredir üretimlerini daha uzmanlaşmış hale getirmeye odaklandılar; hacim yerine özel siparişlere yöneliyorlar. Üretimlerinin %60'ından fazlası AB pazarına yönelik ve yakın tedarik, Avrupa alıcıları için kritik bir faktör. Pandemi sırasında Avrupa'daki birçok ülkede siparişler keskin bir şekilde düşerken, Türkiye büyüme gösterdi. Yeni asgari ücret yaklaşık 9 milyon işçinin yaşamını doğrudan etkiliyor ve bunların yaklaşık 1,5 milyonu giyim ve tekstil sektöründe çalışıyor. Ancak, bu ücret artışı konusunda hala belirsizlikler var; Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş), yüksek enflasyon nedeniyle ücretin yaşam maliyetlerini karşılamadığını söylüyor.
Veriler, sahadaki zorlukları ortaya koyuyor; enflasyon Aralık 2023'te %64,77 iken, Mayıs 2024'te %75,45'e yükseldi ve Aralık 2024'te %44,38'e düştü. 2025'in sonunda daha da gerilemesi bekleniyor ve Merkez Bankası enflasyonun Aralık ayına kadar %21'e düşeceğini öngörüyor.
Türk lirası da keskin bir düşüş yaşıyor; bu hafta ABD doları karşısında yaklaşık 35 TL seviyesinde. Karşılaştırıldığında, 2008'de 1,1 TL seviyesindeydi ve Ocak 2022'de 13,09 TL seviyesindeydi.
Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Ramazan Kaya, özellikle emek yoğun sektörlerde işçilik maliyetlerinden kaynaklanan yükün paylaşılması gerektiğini belirtti. Ayrıca, hammaddelerin ithalatına uygulanan ek vergiler ve referans fiyatların gözden geçirilmesi gerektiğini ifade etti. Sigorta primlerinde indirimler yapılması ve bu yükün paylaştırılması gerektiğini önerdi.
TGSD'den başka bir temsilci, "Maliyetlerimiz %100 arttı. Rakip ülkelerle rekabet etmek zorlaştı ve hem işverenlerin hem de çalışanların memnun olmayacağı bir asgari ücret dönemi yaşıyoruz. 2025'te ihracatımız daralma sürecine girecek. Maliyetlerimiz çok arttı. Rakip ülkelerde asgari ücret 200 ila 300 dolar arasında, ancak biz neredeyse 1.000 dolara yaklaşıyoruz. Fiyat konusunda rekabet edemiyoruz. Avrupa pazarı daralıyor," dedi.
Birçok üretici üretimlerini Mısır'a taşımayı düşünürken bazıları bunun cazip bir seçenek olmadığını belirtiyor. Bir üretici, “Mısır kolay bir seçim değil. Kârlılık büyük bir sorun,” dedi. Üreticiler arasındaki tartışmalarda, ülkenin iş gücünün uzmanlık seviyesi ve çalışma tarzındaki zorluklar ön plana çıkıyor.
Bu arada, sürdürülebilirlik ve inovasyon konusuna olan ilgi artıyor, ancak üreticiler markaların fiyatları artırmadığını söylüyor. TYH Tekstil'in inovasyon ve sürdürülebilirlik yöneticisi Ayşegül Kaya, "Kur farkında benzer bir değişiklik görmediğimiz için, maliyetlerimizin en az %30 arttığını kabaca söyleyebilirim, ancak bu maliyet artışını siparişlerimize veya müşterilerimize yansıtamadık. Müşterilerimiz ve markalar daha düşük fiyatlarla satın almayı tercih ederken, maliyetlerimizin artması buna izin vermiyor," dedi.
Üreticiler, döviz girdisi maliyetlerinin toparlanma için paralel şekilde ilerlemesi ve ek vergilerin gözden geçirilmesi çağrısında bulunuyor. Sektördeki kayıpların istihdama olumsuz yansıdığı belirtiliyor. İhracattaki daralma, birçok şirket için üretim kayıplarına neden olurken, sektöre yapılan yatırımlar büyük ölçüde askıya alınmış durumda.
Üreticiler son iki yılda tekstil ve hazır giyim sektöründe ciddi bir istihdam kaybı yaşandığını söylüyor. Bu süreçte 62.637 kişi giyim sektöründen, 85.745 kişi ise tekstil sektöründen ayrıldı.
Hammadde fiyatları da sektör üzerinde baskı oluşturuyor. Türk lirası değer kaybettikçe, kâr marjları da düşüyor. Avrupa'ya 3-4 gün içinde teslimat yapılabilmesi büyük bir avantaj olsa da yüksek maliyetler bu avantajı gölgede bırakıyor.
🌍Kanun Düzenleyiciler Bir Sonraki Denetim Yorgunluğu Kaynağı mı Olacak?
Yeni düzenleyici çerçeve — eğer doğru şekilde oluşturulursa ve sektör birlikte hareket ederse — hem hazır giyim sektörü için daha öngörülebilir ve pragmatik bir dönemin kapısını açabilir hem de halihazırda karşı karşıya olunan zorlukları hafifletebilir.
Sektörün anlayabileceği, net, pragmatik ve sağduyulu kurallarla desteklenmiş ortak düzenleyici çerçeve yalnızca tedarik zinciri boyunca daha güçlü iş birliklerinin oluşmasına yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda şirketlerin ürünlerinin her aşamasında doğru kararlar almasını destekler.
Hazır giyim sektörü daha sorumlu bir şekilde tedarik edilen ve etik olarak üretilen ürünleri sağlamaya yönelik bir yolculuk içinde. Bu yolculuk çoğunlukla “son mil” ile sona erer; markalar ve perakendeciler, satış sonrası süreçlerde tüketicilere ürünleri ulaştırmanın yollarını mükemmelleştirirler. Ancak bu yolculuk her zaman “ilk mil” ile başlar—yani bir şirketin bir ürünü üretip üretmemesi gerektiğine karar verdiği noktayla. Akıllı bir ilk mil düşüncesi, tedarik zinciri ortaklarıyla etkili iletişimi gerektirir ve bu iletişim, ortak bir düzenleyici çerçeveye dayandığında en iyi şekilde işler.
Amerikan Giyim ve Ayakkabı Birliği (AAFA)'nın THREADS Protokolü olarak adlandırdığı, düzenleyicilerin yasa yapma süreçlerini yönlendirmesi gereken iyi düzenleyici ilkeler şu şekilde sıralanmaktadır:
Transparan (Şeffaf) şekilde geliştirilip uygulanmalı,Harmonize (Uygulama alanları arasında uyumlu) olmalı,Realistik (Gerçekçi) zaman çizelgelerine dayanmalı,Enforceable (Yaptırım uygulanabilir) olmalı,Adjustable (Uyarlanabilir) olmalı,Designed for success (Başarı için tasarlanmış) olmalı,Science-based (Bilim temelli) ilkeler içermeli. Peki ya bu ilkeler düzenleyici süreçlerde eksik olursa ne olur? Bu durumda tedarik zinciri farklı ve çelişkili kurallara uyum sağlamaya çalışırken kaos oluşur. Dahası, bu kaostan kaynaklanan yeni sistemler, sürekli denetim gerektiren yeni bir düzen yaratır. Ve her yeni denetim süreci beraberinde denetim yorgunluğunu getirir.
Sosyal sorumluluk konusundaki en iyi niyetler bile, tutarsızlıkla birleştiğinde, maliyetli bir sorun yaratır: Fabrikalar, aynı konuları biraz farklı ölçütlerle değerlendiren denetçilere sürekli olarak kapılarını açmak zorunda kalır. Doğru olan yapılmaya çalışırken, tedarik zinciri ortaklarına sonsuz denetimler yükleyerek yanlış yapılmaktadır.
Bu durumun yarattığı sorunlar sadece burada değil, aynı zamanda Dünya Sorumlu Akredite Üretim (WRAP) gibi AAFA'nın sosyal sorumluluk ortağı kuruluşlar tarafından da kapsamlı bir şekilde belgelenmiştir. Ancak Better Buying Institute tarafından yapılan araştırmalar, şirketlerin kendi denetimleri yerine yeni tamamlanmış denetimleri kabul ettiğinde, hem alıcı şirketler hem de tedarikçiler için birçok fayda sağlandığını gösteriyor. Bu faydalar arasında, tedarikçilerin genellikle bu tasarrufları daha iyi çalışma koşulları, çevre dostu teknolojiler ve çalışanlara geçim ücreti sağlamak için kullandıkları gözlemlenmekte. Tasarruf edilen miktar bazen yılda 20.000 dolara kadar çıkabiliyor.
Örneğin Uygur Zorla Çalıştırmayı Önleme Yasası Çin'in Sincan bölgesi ile ilişkili zorla çalıştırmanın tedarik zincirlerine bulaşmasını engellemek için kritik bir öneme sahip. Yasa üç yıl önce yürürlüğe girmesine rağmen, ABD Gümrük ve Sınır Koruma (CBP) birimi hâlâ net bir durum tespiti veya güvenilir delil standartları oluşturabilmiş değil. Sıkça sorulan sorulara yanıtlar ve düzenli yaptırım verileri yayımlanmasına rağmen, sektör uzmanları hâlâ uyumluluğu nasıl göstereceklerini tahmin etmek zorunda kalıyor.
Bu belirsizlik, tedarik zincirinin gerisine doğru yansıyarak, fabrikaların birbiriyle çelişen sistemlere sahip farklı çözüm sağlayıcılar kullanmak zorunda kalmasına neden oluyor.
Bilim temelli ortak ve tutarlı bir ürün güvenliği standardı, iş birliğini sağlamak için basit ve etkili bir çözüm olabilir.
Böyle bir sistem nasıl işler? Ürünler ya kurallara uygundur ve satılabilir ya da kurallara uymaz ve satılamaz. Kimse tahmin yürütmek zorunda kalmaz, uyumluluk sonuçları yaygın olarak paylaşılabilir ve kaynaklar gereksiz denetimler yerine eğitime yönlendirilebilir. Üstelik, gereklilikler net olduğu için, kötü niyetli aktörlerin saklanması daha zor hale gelir ve devlet kurumları kısıtlı denetim bütçelerini daha verimli kullanabilir.
Düzenleyiciler, ortak bir kural kitabı oluşturarak bu karmaşaya son vermelidir. Düzenleyiciler sadece müziğin sesini açıp bizi daha fazla kural kitabına boğarak bir kaos yaratmamalıdır. Ya da hiç kural kitabı oluşturmadan işleri yürütmemelidir.
🌍Trump'ın Birinci Gün Hareketlerinde ABD'ye Paris İklim Anlaşması'ndan Çıkma Emri Verildi
Başkan Donald Trump, ABD'yi tarihi Paris Anlaşması'ndan çekme sürecini başlatarak, dünyanın en zengin ülkesinin iklim değişikliğiyle küresel mücadelesinden bir kez daha geri adım atmasını sağladı.
Bu hamle, Trump'ın ilk başkanlık döneminde ABD'yi emisyon azaltma anlaşmasından çekmesinden ve seçim kampanyası sırasında bunu tekrar yapacağını taahhüt etmesinden dolayı bekleniyordu. Ancak, göreve başladıktan sadece birkaç saat sonra bu süreci başlatma kararı, Cumhuriyetçi liderin ABD'nin enerji ve iklim politikasını hızla değiştirme konusundaki kararlılığını bir kez daha ortaya koydu.
“Haksız, tek taraflı Paris İklim Anlaşması soygunundan derhal çekiliyorum.” diyen Trump, ardından ABD'nin anlaşmadan çekilme niyetini Birleşmiş Milletler'e bildiren bir mektubu imzaladı. “Amerika Birleşik Devletleri, Çin'in sorumsuzca kirletmesine göz yumulurken kendi sanayisini sabote etmeyecek.” ifadelerini kullandı.
Paris Anlaşması'ndan çıkış, Trump'ın Beyaz Saray'a dönüşünün ilk gününde başlattığı politika değişikliklerinden sadece biri. Trump, ABD'yi fosil yakıt üretimini teşvik etmeye yönlendiren ve iklim değişikliğiyle mücadeleden uzaklaştıran yeni bir politika izlemeye başladı. Göreve başlama konuşmasında “Yeşil Yeni Düzen'i (Green New Deal) sona erdireceğim.” diye söz verdi.
Trump'ın imzaladığı kararnameyle, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'ne (UNFCCC) sağlanan ABD mali desteği kaldırıldı. Bu sözleşme, Paris Anlaşması'nın temelini oluşturan onlarca yıllık bir anlaşma niteliğindeydi. Trump ayrıca, küresel ısınmanın etkileriyle başa çıkmalarına yardımcı olmak için gelişmekte olan ülkelere milyarlarca dolar aktaran ABD Uluslararası İklim Finansman Planı'nı iptal etti.
Kararnameye göre, yetkililerin enerjiyle ilgili tüm dış politika çalışmalarında ekonomik verimlilik ve Amerikan refahını önceliklendirmesi gerekecek.
ABD'nin Paris Anlaşması'ndan ayrılması hemen gerçekleşmeyecek. 2015 yılında imzalanan anlaşmanın tarafları, Birleşmiş Milletler'e resmi bir bildirim göndererek çekilme sürecini başlatabiliyor ve bunun yürürlüğe girmesi için bir yıl beklemeleri gerekiyor.
Buna rağmen, ABD'nin ayrılma ihtimali bile küresel iklim diplomasisini sarsmış durumda. Kasım ayında Azerbaycan'da düzenlenen COP29 zirvesinde yapılan son yıllık BM görüşmelerine bu durumun gölgesi düştü.
ABD, Çin'den sonra dünyadaki en büyük sera gazı salınımına neden olan ve gezegenin ısınmasını kontrol altına alma mücadelesinde kilit bir lider olarak görülüyordu. Trump'ın bu kararı, üç on yıldır süregelen uluslararası iklim değişikliğiyle mücadele çerçevesinin gerçekten etkili olup olmadığına dair uzun süredir devam eden tartışmaları yeniden alevlendirdi.
🌍Trump Avrupa Birliği'ne Yönelik Tarifeleri Yükseltme Tehdidinde Bulunurken, Kanada ve Meksika'ya Yönelik Çağrılarını Tekrarladı
Yeni ABD Başkanı Donald Trump, ticaret savaşı ihtimalinin gerçeğe dönüşmesiyle birlikte borsaların çakıldığı hareketli bir hafta sonunun ardından, Avrupa Birliği'ne yönelik gümrük vergisi tehditlerini artırdı ve Kanada ile Meksika liderleriyle görüşeceğini açıkladı.
Trump, Kanada Başbakanı Justin Trudeau ve Meksika yönetimiyle Pazartesi sabahı ayrı ayrı telefon görüşmeleri yapacağını duyururken, ABD'nin komşularına ve en büyük ticaret ortaklarına %25 gümrük vergisi koyduğunu ve bu vergilerin Salı günü yürürlüğe gireceğini söyledi. Son dakika bir anlaşma sağlanmazsa, ek vergiler uygulanacak.
Trump Avrupa Birliği'ne yönelik olarak ise ticaret açığını gerekçe göstererek gümrük vergilerinin kesinlikle uygulanacağını vurguladı. AB hakkında 'Onlar bizim arabalarımızı almıyor ama biz her şeyi alıyoruz' derken, bu açıklamalar Kuzey Amerika ticaret savaşını engelleyecek bir anlaşma ihtimalini de ortadan kaldırıyor.
Açıklamaların ardından, ABD borsa vadeli işlemleri ve Asya hisseleri değer kaybetti, Meksika pesosu dolar karşısında son üç yılın en düşük seviyesine geriledi ve Kanada doları 2003'ten bu yana en düşük seviyesini gördü. Trump'ın tehditlerini yinelemesi euroyu zayıflatırken, ABD doları değer kazandı.
Hem Kanada hem de Meksika, Trump vergileri uygularsa misilleme yapacaklarını açıkladı. Meksika Devlet Başkanı Claudia Sheinbaum, Pazartesi sabahı misilleme planlarını açıklayacağını söyledi. Trudeau ise 106 milyar dolarlık ABD ürününe %25 misilleme vergisi getireceğini duyurdu.
Trump, herhangi bir misillemeye yanıt olarak ABD'nin gümrük vergilerini daha da artırabileceğini söyledi.
Trump, daha önce de AB'ye gümrük vergileri getirme tehdidinde bulunmuştu. En son Cuma günü, AB'ye kesinlikle ek vergiler getireceğini söyledi. Avrupa Birliği ise Trump böyle bir adım atarsa “sert şekilde karşılık vereceğini” açıkladı.
Son olarak, Trump G20'nin bu yılki ev sahibi ülkesi Güney Afrika'ya yardımları dondurma emri verdiğini de açıkladı. Bu kararın, Güney Afrika'nın toprak kamulaştırma yasalarıyla bağlantılı olduğunu belirtti. Bu açıklamanın ardından, Güney Afrika para birimi rand yaklaşık %2 değer kaybetti.
🌍ABD'de Perakende Satışların 2025'te %4 Artacağı Öngörülmekte
Bain & Co. perakende ekibi tarafından hazırlanan bir araştırma raporuna göre, ABD'de perakende satışların 2025 yılında yıllık bazda %4 artması öngörülüyor—ancak bu tahmin, büyük bir makroekonomik veya jeopolitik şok yaşanmaması koşuluyla geçerli.
Rapora göre durgun tüketici görünümü, enflasyonun yavaşlaması, olumsuz istihdam trendleri, azalan tüketici tasarrufları, artan kredi kartı borçları, yükselen zorunlu harcamalar ve potansiyel ticaret aksaklıkları göz önüne alındığında, %4 güçlü bir tahmin. Büyümenin büyük ölçüde mağaza dışı satışların %10 artmasıyla sağlanacağı ve fiziksel mağaza satışlarının ise genel ürünler, giyim ve kişisel bakım mağazalarının önderliğinde %2'lik mütevazı bir artış göstereceği belirtiliyor.
Perakende 2025'te Kritik Bir Döneme Giriyor
Raporda tüketici davranışlarındaki değişimler, ekonomik belirsizlikler, düzenleyici değişiklikler ve ticaret karmaşıklıklarının sektörü yeniden şekillendirdiğini vurgulanırken başarılı işletmelerin yeni teknolojileri benimseyerek, sadakat programlarını yeniden tasarlayarak ve tedarik zincirlerini küresel belirsizliklere karşı güçlendirerek rekabet avantajı yakalayacağı belirtiliyor.
Rapora göre faiz indirimi olasılığı, vergi teşvikleri ve 2024 tatil sezonundaki güçlü satış ivmesi gibi fırsatlar, 2025'te yenilikçi hamlelerin uzun vadeli başarıyı sağlamasına zemin hazırlayabilecek.
Başarı İçin Çözüm Önerileri: Ölçekli Oyuncuların Stratejileri
Rapora göre Walmart, Amazon ve Costco gibi ölçekli oyuncuların stratejileri perakendeciler için önemli dersler barındırıyor. Bu markaların son üç çeyrekte perakende büyümenin %57'sini oluşturduğu belirtilirken, 2024'te ABD'deki toplam perakende satışların ise %17'sini oluşturuyor.
Kazanan bir konum elde etmek için hızlı teslimat, tutarlı kalite ve güvenilir dijital deneyim sunmanın üç temel unsur olduğu belirtilirken, başarı için aşağıdaki kritik faktörler sıralanıyor:
Müşteri tercihlerine hitap eden dengeli ürün yelpazesi: Bu, satışları %2 ila %5 artırabilir.Özel markalar (private labels): Bain, başarılı özel markaların perakendecilerin müşteri harcamalarından aldığı payı %12 artırabileceğini belirtiyor.Fiyatlandırma ve promosyonlar: En iyi değer algısı her zaman en düşük fiyat anlamına gelmez. Rakiplerinden avantaj elde eden perakendeciler, müşteri ve ürün stratejileriyle uyumlu fiyat yapıları oluşturmalı, kâr marjlarını büyütmeli ve pazar paylarını korumalıdır. Ayrıca kişiselleştirilmiş promosyonlar, müşteri davranışlarını etkilemek ve yatırım getirisini (ROI) artırmak için kritik öneme sahip.
Tedarik Zinciri ve "Doğru Konumlandırma" Stratejileri
Raporda tedarik zinciri yönetiminde tedarikçi kaynaklarını çeşitlendirme ve “doğru konumlandırma” (right-shoring) stratejilerinin benimsemesi önerilirken, perakendecilerin %70'inin önümüzdeki üç yıl içinde üretimi ülke içine veya yakındaki bölgelere taşımayı planladığı belirtiliyor.
Özellikle ABD'li şirketler, Çin'e olan bağımlılıklarını azaltarak Hindistan ve Kuzey Amerika gibi bölgelere yöneliyor. Örneğin, Steve Madden, Çin'den yapılan ithalatını 2025'te %40-45 oranında azaltmayı planlıyor. Ayakkabı markası, Başkan Donald Trump yönetiminin Çin'e yönelik olası gümrük vergileri açıklamasına ilk tepki veren markalardan biri oldu.
Raporda “dijital ikiz” teknolojilerinin tedarik zinciri sorunlarını hafifletmeye yardımcı olabileceğini belirtilirken, dijital ikiz platformları, gerçek zamanlı verileri kullanarak farklı senaryoları test eden sanal modeller olarak biliniyor. Perakendeciler, bu platformları hava koşulları veya iş gücü eksiklikleri gibi aksaklıkları simüle etmek ve ağlarını hızlı bir şekilde ayarlamak için kullanıyor. Dijital ikizler, tedarik zincirindeki zayıf noktaları belirlemeye, süreçleri iyileştirmeye ve operasyonları daha dayanıklı hale getirmeye yardımcı oluyor.
Tahmine Dayalı Analitik ve Stok Yönetimi
Raporda tahmine dayalı analitiğin, envanter yönetimini daha akıllı hale getirmek için giderek daha fazla kullanıldığı belirtilirken, sistemin perakendecilerin talep değişimlerini önceden tahmin etmelerine ve stok seviyelerini optimize etmelerine yardımcı olduğu ifade ediliyor.
Yapay zekâ destekli araçlar, talebi gerçek zamanlı analiz ederek envanter yerleşimini dinamik olarak ayarlamayı mümkün kılarak şu avantajları sağlıyor:
Taşıma sürelerini kısaltmaMaliyetleri düşürmeFazla stok veya stok tükenmesi gibi maliyetli hataları önleme.
🌍Türk Fabrikaları Sürdürülebilirlik, Performans ve Gelecek İçin Nasıl Yenilik Yapıyor?
Denim başlangıçta sadece indigo boyalı pamuklu bir kumaş olarak bilinirken günümüzde performans kumaşlarının yükselişi, çok yönlü ve konforlu tasarımlara olan talebin artması ve sürdürülebilir üretim uygulamalarına yönelik baskılar nedeniyle yeni sınırlarını keşfediyor. Sürekli araştırma ve inovasyon yoluyla, denim üreticileri bu köklü kumaşın tarihine cesur bir yeni sayfa ekliyor. Ancak, hangi yeniliklere yatırım yapacaklarını seçmek, ileriye dönük bir vizyon ile finansal sorumluluk arasında hassas bir denge gerektiriyor.
Bluezone'da Türk Denim Üreticileri Buluştu
Geçtiğimiz hafta Almanya'nın Münih kentinde düzenlenen Bluezone fuarında, dört büyük Türk denim üreticisinin temsilcileri, yeniliklere yatırım yapmanın faydalarını ve zorluklarını tartışmak için bir araya geldi.
Isko'nun kategori lideri Mirela Slowik, şirketin piyasadaki talebe yanıt vermek yerine ihtiyaçları öngörmeyi amaçladığını belirtti. Bu bakış açısının bir örneği olarak, Sanko Grubu'nun 2023 yılında başlattığı döngüsel tekstil girişimi Re&Up gösterildi.
Re&Up, moda endüstrisinin atık krizine çözüm üretirken, aynı zamanda Isko'nun geri dönüştürülmüş lif kullanımını önemli ölçüde artırmasını sağlıyor. Bu girişim ayrıca, AB'nin 2026 yılına kadar kumaşların en az %30 geri dönüştürülmüş içerik barındırmasını zorunlu kılan yeni düzenlemelerine uyum sağlamaları için müşterileri hazırlıyor.
Şirket, geri dönüştürülmüş pamuk ve polyesteri tüm koleksiyonlarına entegre ederek, sürdürülebilirliği tüm yapı ve performans özelliklerine yaymayı hedeflerken Slowik: “Çözümümüz, denim dokusunun davranış özelliklerinden ödün vermeden geri dönüştürülmüş malzemeler kullanmak. Bugün herkes alternatif liflerden bahsediyor, ancak bizim için en önemli olan şey modanın ve denim kumaşın kalitesinin korunması.” ifadelerini kullandı. Isko'nun en son yeniliklerinden biri, iplik yüzey işlemeyi mühendislikle birleştiren MultiTouch teknolojisi. Bu teknoloji sayesinde tasarımcılar, tek bir kumaşla 3D dokular, kabartmalar, kırışık efektleri ve yumuşak dokular gibi birden fazla görünüm ve his oluşturabiliyor.
Çalık Denim: Görselliğin Ötesinde Gizli Özellikler
Çalık Denim'in satış yöneticisi Mehmet Serdar Özcan, “Biz yalnızca ürünün görsel yeniliğine odaklanmıyoruz. Aynı zamanda ürünün gizli özelliklerine de önem veriyoruz,” derken bu doğrultuda Calik'in Ar-Ge ekibi, yıllarını yüksek esnekliğe sahip denim kumaşların yıkama sonrası büzülmesini stabilize eden E-Last teknolojisini mükemmelleştirmeye harcadı. Bu teknoloji, üretim sürecinde zaman ve maliyet tasarrufu sağlarken, kalıp tutarsızlıklarını da ortadan kaldırıyor. Sonuç olarak, üretim sürecini daha akıcı hale getiren yüksek kaliteli bir ürün ortaya çıkıyor.
Özcan, bazı yeniliklerin zamanından önce piyasaya sürüldüğünü ve bu yüzden başarısız olduğunu hatırlatırken Çalık Denim olarak 15 yıl önce pamuk üretimine başladıklarını, bugün ise pazarın rejeneratif tarımla üretilen pamuklara yöneldiğini ifade etti.
Orta: İnovasyon ve Sürdürülebilirlik Dengesi
Orta'nın pazarlama ve sürdürülebilirlik yöneticisi Sebla Önder, verimliliğin her yenilikte öncelikli bir konu olduğunu belirtirken “Müşteriler birçok yeni fikir ve teknolojiye ilgi duyuyor ancak bunun için ekstra ödeme yapmak istemiyorlar. Piyasaya sunmak istediklerimiz ile müşterilerin ödeyebileceği fiyat arasında bir denge olmalı.” İfadelerini kullandı.
Bunun önemli bir örneği, vatandaşlık bilinci yüksek bir marka olan Citizens of Humanity'nin, petrol türevli indigo boyalara alternatif olarak bakteri bazlı Pili'nin Eco-Indigo teknolojisini kullanması. Önder, Pili'nin Eco-Indigo teknolojisinin yaklaşık on yıldır geliştirildiğini ve son dönemde Citizens of Humanity gibi yenilikçi markaların desteğiyle pazarda kendine yer bulduğunu söyledi.
Sharabati Denim: Moda Sektöründe Büyük Yatırımlar
Sharabati Denim'in küresel pazarlama müdürü Dr. Dilek Erik, denim sektörünün otomotiv ve ilaç endüstrileri kadar inovasyona yatırım yaptığını söylerken “Teknolojilere yatırım yapıyoruz. Makinalara yatırım yapıyoruz. Kapasitemizi her yıl artırıyor ve sürdürülebilirliğe büyük yatırımlar yapıyoruz.” İfadelerini kullandı.
Sharabati Denim, %100 geri dönüştürülmüş su arıtma tesisini tamamlamış durumda ve bunun yanı sıra, satış süreçlerini dijitalleştirmek için yeni bir uygulama geliştirdi. Bluezone'da tanıtılan bu uygulama, tüm koleksiyonları ve özel desen arşivini dijital ortamda erişilebilir hale getiriyor.
🌍Çin ABD'nin tarife hamlesine karşı önlem hazırlığında
Çin Ticaret Bakanlığı ABD'nin Çin mallarına karşı %10 ilave gümrük vergisi uygulama kararına güçlü bir şekilde karşı çıktıklarını belirtirken, Bakanlık sözcüsü Çin'in ABD'yi Dünya Ticaret Örgütü'ne şikâyet edeceğini, haklarını ve çıkarlarını korumak için karşı önlemler alınacağını belirtti.
ABD'nin tek taraflı olarak ek gümrük vergisi uygulamasının, Dünya Ticaret Örgütü kurallarını ciddi şekilde ihlal ettiğini vurgulayan sözcü, bu hamlenin yalnızca ABD'nin kendi sorunlarını çözmekte başarısız olmasına neden olacağını, aynı zamanda iki ülke arasındaki normal ekonomik ve ticari iş birliğini de bozacağını belirtti.
Çin, ABD'yi fentanil ve ilgili konulara rasyonel ve objektif bir bakış açısıyla yaklaşmaya ve bu sorunları çözmeye çağırırken, ABD'nin sık sık gümrük vergilerini diğer ülkelere karşı bir tehdit unsuru olarak kullanmaması gerektiği vurguladı.
Çin İş Dünyası da ABD'nin aldığı karardan derin bir üzüntü duyduklarını ve karara karşı çıktıklarını belirtirken, Çin Uluslararası Ticaretin Geliştirilmesi Konseyi (CCPIT) sözcüsü, bu kararın olağan ekonomik ve ticari iş birliğini bozacağını ve küresel sanayi ve tedarik zincirlerinin istikrarını tehdit edeceğini ve ABD'nin "yanlış" adımlarının kendi iç sorunlarını çözmeyeceğini, aksine ikili ilişkileri zedeleyerek küresel ekonomik kalkınmaya zarar vereceğini söyledi.
🌍AAFA Bir Kez Daha Bangladeş'teki Hazır Giyim İşçileri İçin Reform Çağırısında Bulundu
Bangladeş Asia Floor Wage Alliance verilerine göre dünyanın en büyük ikinci hazır giyim ihracatçısı ve sektör, ülkenin toplam GSYİH'sinin %11'inden fazlasına katkıda bulunmakta.
Sektördeki işçiler, yaşamlarını sürdürebilecekleri bir ücret ve daha iyi çalışma koşulları talep ediyor ve moda endüstrisini bu konuda farkındalık yaratmaya çağırıyor.
Amerikan Giyim ve Ayakkabı Derneği - AAFA politika kıdemli başkan yardımcısı Nate Herman tarafından yapılan açıklamada Bangladeş'te daha rekabetçi, sosyal açıdan sorumlu ve sürdürülebilir bir sektör için ortak hedefler etrafında birleştikleri belirtilirken, Kasım 2024'te AAFA ve diğer üye şirketler, Bangladeşli yetkililerle bir araya gelerek bağımsız sendikaların güçlendirilmesi için lobi faaliyetlerinde bulunmuştu.
Adil Çalışma Birliği - FLA İcra Başkan Yardımcısı Shelly Han ise Bangladeş'in hazır giyim sektörünün işçilerin yaşamlarını doğrudan etkileyen uzun süredir devam eden sorunları ele alma konusunda benzersiz bir fırsata sahip olduğunu, bunlar arasında ücret belirleme süreci ve iş kanunu reformları yer aldığını ifade etti.
Geçen yıl ayrıca, AAFA ve FLA, Bangladeş geçici hükümetinin baş danışmanı Mohammad Yunus'a ortak bir mektup yazarak işçilerin hakları konusunda daha fazla adım atılması çağrısında bulunmuştu. Mektupta, 2023'te asgari ücret protestoları nedeniyle tutuklanan işçilerin serbest bırakılması ve bu kişilere yönelik cezai suçlamaların kaldırılması talep edilirken, ayrıca, hazır giyim, ayakkabı ve seyahat ürünleri sektörleri için işverenler, hükümet ve işçileri de içeren düzenli yıllık asgari ücret değerlendirmesi yapılması çağrısında bulunuldu. Mektupta ayrıca Bangladeş İş Kanunu'nun uluslararası çalışma standartlarına uyumlu hale getirilmesi için hükümetin işçi haklarıyla ilgili müzakereleri yeniden başlatması gerektiği vurgulandı. Önerilen reformlar arasında, bağımsız sendikaların oluşturulması ve sendika kayıt eşiğinin düşürülmesi de yer aldı.