İTKİB Ekspres: Dünyadan Haberler 2019 Eylül
İTKİB Ekspres: Dünyadan Haberler
🌍Tüketiciler online alışverişten artık daha fazlasını bekliyor
Tüketiciler gerek online gerekse mağazada “beş yıldızlı” alışveriş imkânı sağlayamayan markalar üzerinde artık daha sert olmaya başladılar. Şikago'da bulunan danışmanlık firması Avionos, 18 yaş üstü 1500 alışveriş tutkununa bir anket uygulamış ve çeşitli sonuçlara ulaşmıştır:
Ankete katılan kişilerin yüzde 75'i, alışveriş esnasında yaşadıkları kötü tecrübelerin onları markadan uzaklaştırabileceğini belirtmiştir. Üstelik araştırmacılara göre; günümüzde kötü tecrübenin kapsamı oldukça genişlemiştir. Çünkü geçmişte lüks olarak kabul edilen özellikler artık tüketici için mecburi hale gelmeye başlamıştır. Örneğin; ücretsiz taşımacılık ve mobil uygulama gibi eskiden farklılaştıran katma değerler olarak görülen özellikler, artık markaların başlangıç noktası olarak görülmeye başlamıştır. Dolayısıyla bu değerlerini katlayamayan ve/veya müşterilerine alışveriş kolaylığı sağlayamayan markalar, uzun dönemde kaybedecek gözükmektedir.
Avionos'un elde ettiği sonuçlara göre; müşteri için “değerli deneyim” yaratma hususunda en etkili faktörler hızlı ulaşım, kolay teslim ve geniş ürün ön bilgisidir. Ödeme ve geri dönüş kolaylığı ise tüm bu maddeleri takip etmektedir. Yani günümüz tüketicileri için lojistik e-ticaret alımlarda büyük bir rol oynamaktadır. Ankete katılan kişilerin yüzde 49'u online alışverişlerinde bir ürünün fiyatı ve kalitesi aynı olduğu zaman, ürünü markanın kendi sitesinden veya başka bir aracıdan değil örneğin “Amazon” üzerinden aldıklarını belirtmişlerdir. Bunun sebebi Amazonun daha iyi teslimat imkanları sunması olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü Amazon müşterilerine aynı gün, 2 gün içinde vs. gibi teslimat seçenekleri sunmaktadır. Dolayısıyla marka ve perakendecilerin mağaza deneyimlerini online etkileşimler ile harmanlamaları ve kendi koşullarını oluşturarak piyasada rekabete hazır hale gelmeleri gerekli görülmektedir.
Ankette elde edilen bir diğer sonuca göre; tüm koşullar eşitken, internet tüketicilerinin yüzde 78'i markalar arasından kişiselleştirilmiş müşteri deneyim imkânı sunan markayı tercih etmektedir. Çünkü bu yöntem tüketicinin ihtiyacını bulma konusunda tüketiciye yardımcı olmakta, hız kazandırmakta ve birçok seçenek arasından en uygununu bulma konusunda fayda sağlamaktadır.
Anket katılımcılarının yüzde 48'i kişiselleştirme özelliklerine indirimler ve satın alma geçmişine yönelik öneriler için sıcak bakmakta olduklarını ve yüzde 63'ü de eğer marka ve perakendeciler ürün tercihlerini daha iyi anlayacaklarsa kişisel bilgilerini paylaşmaya daha istekli olacaklarını belirtmektedir.
Sonuçlara paralel olacak şekilde Avionos araştırmacıları markaların, tüketicinin kendisini örneğin yeni bir tişörtle veya mavi bir saçla görebileceği “arıtılmış gerçeklik çözümlerini” bünyelerine katmalarını önermektedir. Araştırmacıların belirttiğine göre: “Kişiselleştirilmiş deneyimler müşterilerin ihtiyaç ve isteklerini derinlemesine anlamaya dayanarak uygulanabilir stratejiler oluşturmaya odaklıdır. Bu stratejilerin en kısa zamanda uygulanmaya koyulması, özellikle genç müşteriler ile marka sadakati oluşturmanıza destek sağlayacaktır. Çünkü Z Kuşağı diye adlandırdığımız kuşağın yüzde 85'i, markalardan kişiselleştirme yapmalarını beklemektedir.”
Anketin bir diğer sonucuna göre; tüketicilerin yüzde 90'ı ürünü aramaya Amazon, Google gibi platformlardan başlamaktadır. Geriye kalanların ise oldukça azı markanın kendi internet sitesini veya telefon uygulamasını kullanmaktadır. Araştırmacıların önerisine göre, markalar Amazon ve Google gibi platformları kendi markalarının bir uzantıları gibi kullanmalı ve bunun üstünde bir çaba göstermemeliler. Bunun yerine daha stratejik arama motoru optimizasyonları (SEO) ve dijital pazarlama program yatırımları yapılmalıdır. Sosyal ve e-posta yoluyla proaktif erişime odaklanılarak müşteriler ihtiyaçlarını aramadan önce, müşteriler bulunmalı ve ilgileri çekilmelidir. Bu da rakipler ziyaret edilmeden önce müşteriyi doğrudan markaya çekmeye yardımcı olacaktır.
🌍Sağlık Akıllı Giysilerde
Tüketici davranışları ve beklentileri hızlı bir şekilde yeni davranışlar üzerine inşa ediliyor ve yeni bir yaşam tarzına dönüşüyor. Bu yeni davranışlar çoğu zaman tamamen yeni teknolojilerden yaratılmış yeni ürünleri beraberinde getiriyor. Yeni yaşam tarzlarından biri de “Modern Gündüz Zindeliği”. 90'ların sağlık ve zindelik çılgınlığından, bireylerin daha mutlu, daha sağlıklı ve daha dengeli bir yaşam tarzı yaratmayı benimsemiş oldukları bir sağlık zihniyetine kaymasını amaçlayan bu yeni akım, tüm cinsiyet, ırk ve yaştaki tüketicilerin ihtiyaçlarını karşılamakta ve birçok sektörde yeni ürün inovasyonunu tetiklemektedir.
Bu “Modern Gündüz Zindeliği” akımı, tüketicileri hem beden hem de zihinle bütünleşen ve fiziksel, zihinsel, sosyal ve ruhsal özelliklerde tüm hayata ve tüm insana odaklanan yeni bir zihniyete götürüyor. Bu durumda atletik performansa daha az önem verilerek, bireysel yaşam tarzınıza uyan kişisel uygulamalarla olabilecek en iyi bir yaşam sitili edinmek amaçlanmaktadır.
Peki bu yeni zihniyetin kumaşlarla ne ilgisi var? Bu yeni akım üreticilere, bizi giydirmekten daha fazlasını yapmalarını sağlayan giyilebilir teknoloji üretme fırsatı yaratır. Bu yeni giyilebilir teknolojiler, akıllı saatler ve kulaklıklar gibi uygulamalardan ziyade, sağlık çözümlerini giysilerimize daha doğrudan entegre etmektedir.
Giyilebilir teknolojinin sağlayabileceği veya sağlayacağı sağlık çözümleri aşağıdaki gibidir: • Mikroorganizmaların (mantarlar gibi) büyümesini engelleyen anti mikrobiyaller • Koku kontrolü • Konfor veya kuruluk için esneklik • Sıcaklık kontrolü • Güneş koruyucu • Böcek kovma • Ağrı kesici
Peki bu teknolojiler nereden geliyor? Giyilebilir akıllı giysilerde kullanılan teknolojilerin çoğu, şaşırtıcı bir şekilde doğadan gelmektedir. Özelliklerinde doğal olan ve zaten bedenlerimizde bulunan fiziksel özelliklere tamamlayıcı olan “ileri teknoloji” çözümler sunarlar. Günümüz kimyası, bitkilerden elde edilen türevleri, bitki özlerini ve çok çeşitli diğer doğal elementleri, tekstil teknolojileri yeniliklerinde kullanımını sağlamaktadır. Bu doğal unsurların yenilikçi kullanımı modern teknolojiden gelmekle birlikte, bu kullanımların çoğu yüzyıllar boyunca insanlar tarafından bilinmektedir.
Giyilebilir teknoloji temel olarak sentetik elyafın kullanımıyla başlarken (malzemelerin sentetik iplik ekstrüzyon işlemine göreceli olarak kolaylaşmasından dolayı), gittikçe artan yenilikçiler pamuk ile de “akıllı giysiler” yaratmaktadır.
Sentetik elyaf, giyilebilir teknolojiler için itici güç olmakla birlikte, “sağlık” felsefesi ile bir arada bulunmayan sürdürülebilirlik ve biyoçözünürlük sorunları yaratır. Pamuk, akıllı giysi teknolojisi için gerçekten doğal bir temel sağlarken biyolojik olarak parçalanabilen sürdürülebilir bir üründür. Bu nedenle, yenilikçiler giderek artan bir şekilde, tüketicinin doğal ve saf ürünler için arzusunu karşılayan yeni “sağlıklı yaşam odaklı” akıllı kıyafetler yaratmak için (sadece veya bazı sentetik elyaflarla birlikte) pamuğa yönelmektedir.
“Modern Gündüz Zindeliği” eğilimi (daha sağlıklı bir yaşam tarzı sürmek için yetiştirilen genç tüketiciler tarafından yönlendirilen), yalnızca moda ve örtünme sağlayan giysilere duyulan ihtiyacı artırmaya değil, aynı zamanda kişisel sağlığı arttırmanın yollarını da sunmaya devam edecektir. Inovasyon devam ettikçe, yeni akıllı kıyafetler, giyim sektöründe büyüyen bir rol oynayacaktır ve Pamuk bu akıllı kıyafetler için önemli bir elyaf olacaktır.
🌍Bangladeş Accord Az Sayıda Fabrikaya Onay Verdi
Rana Plaza faciası sonrası Batılı markaların ön ayak olmasıyla 2014 yılında Bangladeş'te kurulan “Bangladesh Accord”un üzerinde inceleme yaptığı fabrikaların sadece küçük bir kısmına onay verdiği belirtilmektedir.
2014 yılı ile 2019 yılları arasında Accord tarafından teftiş ve incelemeye alınan 1,600 fabrikadan sadece 200'ünün teftişi tam geçerek sertifika aldığı belirtilmektedir.
Bu durum Bangladeş Hazırgiyim Üreticileri ve İhracatçıları Birliği (BGMEA) başkanı Dr. Rubana Huq tarafından da dile getirilmektedir. Bangladeş Hazırgiyim Üreticileri ve İhracatçıları Birliği (BGMEA) Accord'un yeni tek yanlı kural ve düzenlemeler getirerek teftiş ve incelemeleri daha da zorlaştırdığını savunmaktadır. Bu kapsamda Bangladeş Hazırgiyim Üreticileri ve İhracatçıları Birliği, Accord kapsamındaki kontrolörlerden karar almadan önce üreticilerle bir araya gelmelerini istemektedir.
2014 yılı ile 2019 yılları arasında 1,600 fabrikadan sadece 200'ü teftişi tam olarak geçerken, en az 400 fabrikanın ise yeni konulan kurallara uyum sağlayamadıkları gerekçesiyle yeni ihracat siparişi almaktan men edildikleri belirtilmektedir.
🌍Çinli Hazırgiyim Firmaları Pakistan'a Yatırım Peşinde
ABD ile gerginleşen ticaret savaşları nedeniyle Çin'deki hazırgiyim ve tekstil firmaları Çin'den komşu ülkelere göç ederken, bazı Çinli yatırımcıların Pakistan'a yatırım peşinde olduğu da belirtilmektedir.
Bu çerçevede, Çin'in önde gelen 8 hazırgiyim firmasının yatırım için Pakistan'ı ziyaret ederek yetkililerle ve sektörün önde gelenleriyle görüşmeler yaptığı ifade edilmektedir.
Çin heyetinin eyalet yetkilileri ve sektörün önde gelenleriyle görüştükten sonra Başbakan Imran Khan ile de bir araya geldiği ve yapıcı bir görüşmenin gerçekleştiği belirtilmektedir.
Görüşmelerin sonucunda İslamabad'ın Kasur Yolu bölgesinde 400 hektarlık bir arsa üzerinde 500 milyon dolarlık yatırımla 3 bin kişinin istihdam edileceği hazırgiyim ve tekstil kentinin kurulmasına karar verildiği aynı kaynaklar tarafından haber verilmektedir.
🌍Japonya'nın Etiyopya tekstil sektörünü destekleme çabaları devam ediyor
Myanmar gibi Asya merkezlerinde ücretlerin yükselmesi sonucunda birçok ülke Etiyopya'nın Asya ülkelerine alternatif bir üretim merkezi olabileceği fark etmiştir. Japonya ise Etiyopya'nın potansiyelini gören ilk ülkelerden biri olmuştur. Ekim 2017 itibariyle Etiyopya'da yalnızca 12 firması bulunan Japonya, Etiyopya'da tekstili güçlendirmek için çalışmalara başlamıştır.
Japon ticaret şirketlerinden biri olan İtochu, Etiyopya Tekstil Endüstrisi Geliştirme Enstitüsü (Ethiopian Textile Industry Development Institute) ile tekstil endüstrisini güçlendirme amacı taşıyan Mutabakat Anlaşması imzalamış ve Etiyopya'da bulunan iki fabrikaya Japon dış uzmanların yanı sıra kendi çalışanlarını da göndermiştir. Bu iki fabrikanın Japonya'ya ihraç edilmek üzere giysiler üretmesi planlanmaktadır.
Ayrıca firma, Etiyopya'nın üretim verimliliğini önümüzdeki 3 yıl içinde beş kat artırmayı planlamaktadır. Bunu da üretimi gözden geçirerek, iş yönetimini gözden geçirerek ve teknolojiyi yükselterek yapmayı düşünmektedir. Itochu şirketine göre belirtilen adımlar Etiyopya'daki verimliliği arttırmak için gerekli gözükmektedir. Çünkü Çin'in Etiyopya'ya göre daha iyi bir çalışma süreci ve ileri teknolojiye sahip olması, aynı süre içerisinde Etiyopya'nın 10 katı giysi üretmesini sağlamaktadır.
Uniqlo'nun (Japonya merkezli bir tekstil giyim üreticisi) sahibi olan Fast Retailing de Etiyopya'da bir birim açmıştır ve daha birçok firma da Etiyopya'da fabrika açmayı planlamaktadır.
Aynı zamanda bu ayın sonunda (28-30 Ağustos 2019) Yokohama'da gerçekleşecek olan Tokyo Uluslararası Afrika Gelişimi Konferansı'nın Japonya'ya Etiyopya'da sanayiyi geliştirme çabalarını artırma konusunda yardım etmesi bekleniyor.
🌍Lesoto'da Kadın Denim İşçilerine Baskı
Afrika'nın hazırgiyim ve konfeksiyon üreticilerinden Lesoto'da Tayvanlıların sahip olduğu ve Amerikalı meşhur kot markalarına üretim yaptığı belirtilen birkaç fabrikada kadın işçilere ciddi baskıların yapıldığı belirtilmektedir.
Söz konusu fabrikalarda aşırı çalışma saatleri, ücretsiz mesai ve ulaşılması zor hedefler gibi konularda erkek işçiler üzerinde de ciddi baskılar olmasına karşın asıl baskı, sömürü ve suiistimalin kadın işçiler üzerinde olduğu ifade edilmektedir.
Kadın işçiler üzerinde, erkek işçiler üzerindeki baskılara ilaveten, extra baskılar da olduğu ve özellikle terfi etmek veya sözleşmesini uzattırmak isteyen kadın işçilerin süpervizörleri ve müdürlerinin baskısı altında kaldığı ifade edilmektedir. Bütün bu bulguların bağımsız araştırma şirketinin yaptığı 2 yıllık araştırma ve hazırladığı rapor ile ortaya çıkarıldığı belirtilmektedir. Aynı araştırmaya göre fabrikaların yönetimlerinin konuyu bilmelerine rağmen tedbir almadıkları ve bu baskılara çanak tuttukları belirtilmektedir.
🌍Li & Fung'un Cirosu Azalırken Net Karı Arttı
Dünyanın önde gelen tedarikçi grubu Li & Fung performans sonuçlarını açıklamış bulunmaktadır. 30 Haziran 2019'dan önceki 6 aylık dönemde grubun cirosunun % 8,4 düşüşle 5,4 milyar dolara gerilediği belirtilmektedir. Cirodaki düşüşün en büyük nedeni olarak müşteri marka ve perakendecilerin satışlar ve kar marjları konusunda baskı altında olmaları görülmektedir.
Diğer yandan, Li & Fung grubunun operasyonlar ve müşteri ilişkileri konularında kendini geliştirmesi sonucunda aynı dönemde grubun brüt operasyon kar oranı % 18,6 artışla 105 milyon dolara yükselirken, 2018 yılında – 86 milyon dolar olan net kar ise bu dönemde 21 milyon dolar artıya geçmiş bulunmaktadır.
Li & Fung grubunun dünya çapında bir çok ülkede 230'dan fazla ofisi bulunmaktadır.
🌍Uganda'da Yeni Tekstil ve Konfeksiyon Planı
Afrika'nın yeni gelişen tekstil ve konfeksiyon üreticilerinden Uganda'da yeni tekstil ve konfeksiyon kalkınma planının yürürlüğe gireceği belirtilmektedir. Yeni tekstil ve konfeksiyon planına göre amaçlanan yatırımlar tamamlandığında üretim ve ihracatta artış sağlanacağı gibi 50 bin yeni istihdam da yaratılmış olacak.
Söz konusu strateji ile üretim değer zincirinin kalitesinin yükseltilmesi ve başlangıçta ithal girdilerle üretim yapacak ihracata yönelik hazırgiyim fabrikalarının kurulması hedeflenmektedir.
Söz konusu plan ve stratejinin tamamlanması durumunda Uganda'nın hazırgiyim ihracatının yıllık 650 milyon dolara kadar yükselebileceği belirtilmektedir.
Tekstil ve konfeksiyon kalkınma plan ve stratejisinin ülkenin Ulusal Kalkınma Planının da bir parçası haline getirildiği ifade edilmektedir.
🌍Tayland Yatırımcılara Vergi İndirimi Sağlıyor
Asya'nın hazırgiyim tedarikçisi ülkelerinden Tayland, yatırımcılar için vergi indirimi sağlayacağını açıklamış bulunmaktadır.
Böylelikle, son dönemde Çin'den kaçan tekstil ve konfeksiyon üretiminin Tayland'a çekilmesinin hedeflendiği belirtilmektedir.
Tayland Hükümeti tarafından açıklanan son yatırım paketine “Thailand Plus” adı verilmektedir. Sözkonusu paketin içinde başka tedbirler de bulunmasına karşın en önemli maddenin yatırımcılara % 50 vergi indirimi sağlanmasının olduğu belirtilmektedir.
Yatırımcıların bu teşviklerden yararlanabilmeleri için bir dahaki yılın sonuna kadar başvurmaları ve yatırımlarını 2021 sonuna kadar tamamlamış olmaları gerekmektedir.
Çoğu Başkent Bangkok ve etrafında olmak üzere Tayland'da 4,500 civarında tekstil ve konfeksiyon firması olduğu ve bu işletmelerde 1 milyona yakın istihdam sağlandığı belirtilmektedir.
🌍Uniqlo'nun kurucusu olan trilyoner, başarıya ulaşmak için Kadın CEO istiyor!
Japonya'daki Fast Retailing şirketinin kurucusu 70 yaşındaki Tadashi Yanai, yeni bir CEO arayışına girmiş olup, başarıya ulaşmak için kadın bir CEO tercih edeceğini belirtmiştir. Çünkü Yanai kadınların daha azimli, detaycı ve estetik duygusu gelişmiş kişiler olduğunu ve bu sebeple CEO olmak için daha uygun olduklarını düşünmektedir.
Babasının terzi dükkanını büyüterek bugünkü halini almasını sağlayan Yanai, yaşı ilerledikçe şirketin başarısı üzerinde daha da düşünmeye başlamıştır. CEO olmaya aday olarak gördüğü kişilerin başında bu sene içinde Uniqlo'nun en çok kazanç getiren bölümüne atanmış kadın yönetici Maki Akaida bulunmaktadır. Şirketin mevcut durumunda benzer pozisyonlarda 6 kadın çalışanı bulunmaktadır ve Yanai'nin istediği şirketteki kadın yönetici sayısının arttırılmasıdır.
Japonya yüksek yönetimde cinsiyet çeşitliliği eksikliği üzerinde incelemeler yapmış ve halka açık şirketlerin yalnızca %4,1'inin kadınlar tarafından yönetildiği gerçeğiyle yüzleşmiştir. Dolayısıyla yönetici saflarının yaklaşık dörtte birini kadınların oluşturduğu Amerika gibi ülkelerin yanında Japonya, oldukça sönük kalmaktadır.
Yanai'nin varisi olacak kişi, Uniqlo'yu denizaşırı ülkelere genişleterek iç piyasadaki durgunlukla mücadele ettikten sonra, Japonya'nın en tanınabilir dünya markalarından birini miras almış olacaktır. Çünkü şirketin karı özellikle Çin'den Amerika'ya uzanan yabancı pazarlarda açılmış yeni mağazalar sayesinde düzenli olarak artmaktadır.
Başbakan Shinzo Abe de Japonya'nın yaşlanan ve küçülen nüfusunun tetiklediği işgücü sebebiyle kadınların işgücüne katılımını desteklemektedir. Japonya Ulusal Nüfus ve Sosyal Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü araştırmalarına göre; doğum oranın düşmesi ile Japonya'daki insan sayısı 2060 yılına kadar neredeyse üçte biri oranında düşecek ve kalacak nüfusun da yaklaşık %40'ı 65 yaşın üzerinde olacaktır. Yanai'ye göre yaşlı bir nüfusa sahip olmak, giysi satma işi içinde bulunan şirketler için iyi değildir.
🌍Green Button: Almanya'nın “Yeşil Düğme” tekstil etiketi tasarısı
Alman hükümeti ürünlerin bir dizi sosyal ve çevresel gereksinime uygun olduğunu belgelendiren “Grüner Knopf- (Green Button)” tekstil etiketini piyasaya sürmüş bulunmaktadır.
Almanya Federal Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Bakanlığı tasarı haldeki bu damganın, tekstil ve moda sektörü için uygunluk standartlarını belirleyen devlet denetimli ilk sertifikasyon damgası olduğunu söylemektedir.
Bu kapsamda tişört, yatak örtüsü ve sırt çantası gibi ürünler kimyasal kalıntı sınırlarından tehlikeli kimyasal kullanma yasağına; asgari ücretten çocuk işçi veya zorla işçi çalıştırma yasağına kadar birçok gereksinimi içeren 26 adet sosyal ve çevresel standardı karşılamak zorundadır.
Aynı zamanda bu girişime imza atan her bir firma aşağıdaki kriterleri de kapsayan 20 kritere göre dikkatlice incelenecektir: Firma, tedarikçilerini açıklayabiliyor mu? Kadın terzilerin çalıştıkları yerde başvurabilecekleri bir şikâyet mekanizması mevcut mu? Firma, bulduğu eksiklikleri ortadan kaldırıyor mu?
Tasarı haldeki bu etiket, başlangıç olarak en önemli iki üretim aşamasını kapsamaktadır: Dikiş ve boyama.
Önümüzdeki birkaç yıl içinde ise 'Green Button'ın kapsayacağı alan pamuk yetiştiriciliği gibi üretim aşamalarına kadar genişletilecektir. Etiketin kapsadığı örn: asgari ücretin yükseltilmesi gibi sosyal ve çevresel kriterler de gün geçtikçe geliştirilmeye devam edecektir. Sivil toplum, iş ve bilim dünyasından temsilcilerle birlikte kurulmuş olan danışma kurulu da taslağa destek vermektedir.
9 Eylül'de başlatılan Green Button tasarısına daha şimdiden 27 firma kaydolmuş ve etiket için gerekli aşamaları başarıyla geçmişlerdir. 26 firma ise henüz inceleme aşaması sürecindedir.
Almanya Kalkınma Bakanı Gerd Müller: “Green Button etiketi ile yüksek standartlar belirliyor ve adil tedarik zincirlerinin mümkün olduğunu gösteriyoruz…Green Button'ı özel kılan şey: tüm firmayı detaylı olarak inceliyor olması. Göstermelik birkaç ürün incelemesi artık yeterli olmayacak. Başka hiçbir etiket bu kadar derin bir inceleme uygulamıyor” şeklinde bir açıklama yapmıştır.
Tasarıya kaydolmuş firmalar arasında Aldi Nord, Aldi Süd, Brands Fashion, Kaufland, Lidl, Melawear ve Rewe Group yer almaktadır. Hugo Boss ve Otto Group gibi büyük firmalar ve Socks4fun gibi küçük ölçekli firmalar ise henüz inceleme sürecindedir.
🌍İngiliz Moda Konseyi'nden anlaşmasız Brexit'e karşı çağrı
İngiliz Moda Konseyi (BFC) hükümetin anlaşmasız Brexit'ten kaçınması gerektiği konusundaki ısrarlarını sürdürmektedir. BFC geçtiğimiz günlerde hem moda endüstrisini hem de sektör çalışanlarını korumak için açık bir mektup yayınlamış ve İngiliz moda endüstrisinin 32 trilyon poundluk değeri ve sağlamış olduğu istihdam imkanını üzerinde durarak hükümete uyarıda bulunmuştur.
Londra Moda Haftasından (13-18 Eylül) iki hafta önce yayınlanmış olan bu bildiride;
İngiltere Moda ve Tekstil Birliği (UKFT)'nin yapmış olduğu bir araştırmaya dayanarak anlaşmasız Brexit'in moda endüstrisine bir sene içinde 850-900 milyon pound arasında bir bedele sebep olacağı belirtilmiştir.
AB ile moda endüstrisinin sağlıklı ve kararlı büyümesini garanti edecek bir anlaşma aranması gerektiğini savunulmuş ve İngiliz tasarımcıların ticaret anlaşmaları, finansmana erişim ve tanıtım desteği gibi uluslararası alanda rekabetçi kalmalarına yardımcı teşviklere devam edilmesi gerekli görülmüştür.
Hükümetin karşılaşılabilecek tüm senaryolar, bunların moda endüstrisi için ne anlama geldiği ve küresel ticari zorlukları aşabilmek için en iyi yolların neler olduğu gibi konular üzerinde tavsiyeler vermesi gerektiği belirtilmiştir.
Anlaşmasız Brexit olması halinde; tüketici veya işletmelerin DTÖ tarifelerinin neden olduğu ek maliyetleri üstlenip üstlenmeyeceği, hangi evraklara ihtiyaç duyulacağı, numuneler için hangi tarife ve KDV oranlarının uygulanacağı gibi sorular da hükümete yöneltilmiştir.
BFC'ye göre anlaşmasız Brexit fikri şimdiden belirsizlik ve kararsızlık yaratmıştır. Bu durum da yatırımları ve dolayısıyla moda endüstrisini olumsuz etkilemiş durumdadır. İngiltere Moda ve Tekstil Birliği Genel Müdürü Adam Mansell'e göre; bazı moda firmaları şimdiden AB dışındaymış gibi davranmaya başlamış, endüstri içindeki kişiler sipariş vermeyi durdurmuş ve bazı ürünler de sınırlarda bekletilmeye başlanmıştır.