İTKİB Ekspres: Dünyadan Haberler 2023 Mayıs
İTKİB Ekspres: Dünyadan Haberler
🌍Seçimler Yaklaşırken Türkiye Sanayisi Tehlikede
Türkiye'de cumhurbaşkanlığı seçimlerine az bir süre kala, artan enflasyonun, enerji kıtlığının, Türk lirasının değer kaybının ve bir dizi başka ekonomik sorunun sona ermesini uman işletme sahipleri ve üreticiler kaygı içerisinde.
Türkiye tekstil ve hazır giyim endüstrisi Şubat ayındaki depremlerin ardından üretimi yeniden canlandırma ve yola devam etmeye odaklanmış durumda.
Sektör jeopolitik ve bölgesel zorluklarla mücadelenin yanında Nearshoring'e odaklanmışken ekonomideki gerileme tehlikeli bir hal aldı. Faizi düşük tutmaya yönelik popülist politikalar geçtiğimiz yıl %85'in üzerinde enflasyona yol açarak son 20 yıldaki en kötü seviyeye geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan yeniden seçilmesi durumunda 2023 sonunda enflasyonun %25'e inmesi vaadinde bulunurken, muhalefet adayı Kılıçdaroğlu ise mevcut politikaları tersine çevirme ve ekonomik dengeyi yeniden sağlama vaadinde bulunuyor.
Türkiye pek çok zorluğa rağmen dünyanın ilk 10 hazır giyim ve tekstil ihracatçısı arasında yer almayı sürdürürken, gayri safi hasılanın %6,7'sini, toplam ihracatın ise %12,8'ini gerçekleştiren sektör 1,2 milyondan fazla kişiye istihdam sağlıyor.
Geçtiğimiz iki yılda sektör pandemiye karşın büyüme sağlarken 2022'de Türkiye tekstil ve hazır giyimde toplam 32,5 milyan dolar değerinde ihracat gerçekleştirdi.
Pek çok ülkenin bu dönemde Avrupa'ya giyim ihracatı düşüş eğilimindeyken Türkiye ise ihracatını %16,6 arttırdı.
İhracatın %60'dan fazlası Avrupa Birliği'ne yapılırken, %10'u da diğer Avrupa ülkelerine yapıldı. Ancak son 6 ayda görülen düşüş endişe yaratırken, aylık ihracat Eylül ayında 1,92 milyar dolar seviyesindeyken, Şubat sonu itibariyle 1,58 milyar dolara kadar geriledi.
İstanbul'daki üreticiler seçim sonuçları belli olana kadar her şeyin paralize olduğunu söylerken, enflasyonu kontrol etmek için alınan önlemlerin yanı sıra asgari ücrette %100 artış kararına da uyum sağlamakta güçlük çekiyor.
Ayrıca iki ayrı depremin yarattığı devasa yıkımın etkisi de sektörü etkilemeye devam ediyor. 50 binin üzerinde insanın hayatını kaybettiği deprem bölgesi aynı zamanda tekstil sektörünün bir kısmına da ev sahipliği yapmakta idi. Tahminlere göre tekstil ihracatının yüzde 33'ünden fazlası ve hazır giyim ihracatının yaklaşık yüzde 2,5'i bu bölgeden geliyor.
Dünya bankası yeniden inşa maliyetini 34,2 milyar dolar olarak açıklarken, bazı uzmanlar ise masrafın bunun üç katını bulabileceğini kaydetti.
İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçılar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Kaya, sektörün ihtiyaçlarının daha iyi anlaşılmasına ihtiyaç duyduklarını söylerken, geleceğe daha iyi hazırlanmak ve yeniden inşa için yardıma ihtiyaç duyduklarını kaydetti.
Yatırımın dışında Türkiye'ye yönelik bazı avantajlar sağlamanın da işe yarayabileceğini söyleyen Kaya, geçtiğimiz yıl sel felaketinin ardından ABD'nin Pakistan ile tercihli ithalat uygulaması yapmasına atıfta bulunarak benzer girişimler için önümüzdeki iki yıllık süreçte girişimlerde bulunacaklarını ifade etti.
TGSD Yönetim Eş Başkanı Sanem Kaya ise bölgeden ayrılan işçilerin geri dönmesinin sağlanmasına odaklandıklarını belirterek, TGSD'nin Adıyaman'da 315 konteynerlik bir proje başlattığını duyurdu.
Mart ayında aralarında Inditex, H&M, Tommy Hillfiger, Calvin Klein, Superdry, Tesco, Ralph Lauren, Tom Tailor, Verner ve Puma'nın da yer aldığı çeşitli alım grubu temsilcileriyle bir araya geldiklerini belirten TGSD Eş Başkanı Ramazan Kaya ise uluslararası markaların Türkiye ile çalışmaya devam etme kararında olduğunu, ancak yüksek maliyetler nedeniyle fiyat tutturmakta zorlandıkları için rekabet güçlerinin zayıfladığını belirtti.
İTHİB Başkanı Ahmet Öksüz ise depremin ardından tekstil ve hazır giyim sektörlerinin büyük bir dayanışma içerisine girerek üretimi ortaklaşa bir şekilde eski haline getireceklerini belirtirken, şu anda bölgede üretimin %50 kapasite ile normalleşmeye başladığını ancak bunu sürdürebilmek için bölgedeki istihdam sorununun çözülmesi gerektiğini, istihdam hususunda ilave desteklere ihtiyaç duyduklarını ancak seçim gündemi nedeniyle var olan soru işaretlerinin ancak seçim sonrasında netleşebileceğini kaydetti.
🌍Rana Plaza Trajedisinin 10. Yılında Çıkarılan Dersler
Hazır giyim sektörü tarihindeki en kötü felaketlerden biri olan Dakka'daki Rana Plaza'nın çökmesi ve 1134 kişinin hayatını kaybetmesinin 10. Yıldönümünde hazır giyim sektörü son yirmi yıldaki satınalma pratiklerini yeniden gözden geçirme ve hazır giyim işçilerinin refahını sağlayabilme adına önemli dersler çıkarmaya çalışıyor.
Aradan geçen zamanda kısa vadade fiziksel güvenliğe odaklanılırken, felaketin ardından aylar geçmesiyle beraber iki önemli organ hayata geçirildi: Bangladeş Fabrika ve Bina Güvenliği Anlaşması ile Bangladeş Çalışan Güvenliği Anlaşması. Bu iki yapı binlerce fabrikada yangın, elektrik ve bina güvenliği sorunlarını değerlendirerek önemli bir iş çıkarırken, bugün ise bu çalışmaları RMG Sürdürülebilirlik Konseyi (RSC) ile Can ve Bina Güvenliği Girişimi (LABS) sürdürüyor.
Zaman geçtikçe bu çalışmalarda odak genel işçi refahının arttırılmasına evrilirken, Rana Plaza yangını öncesinde de sektör sosyal uyumluluğa daha fazla önem veren ve işverenlerin işçilere nasıl davrandığını değerlendirmek için kullanılan çeşitli denetim araçları kullanıyordu.
Bu trajedi takip eden yıllarda iki önemli düşünce değişikliğine yol açtı. Bunlardan ilki endüstrinin denetim kurumuna daha derin bir bakış atmasını sağlamaktı.
Denetim uygulamasına yönelik çok fazla eleştiri yapıldı ve yapılmaya devam da ediyor. Trajediyi takip eden yıllarda sosyal denetim alanında neyin 'iyi' olduğunun anlaşılması için bir eğitim dönemi işlevi gördü. Kısa, basit kontrol listesi odaklı olarak alıcıların personeli tarafından gerçekleştirilen denetimler ile titiz, derinlemesine yönetim tabanlı denetimler arasında derinlik ve güvenilirlik açısından fark var.
Belirli bir standarda uymayı zorunlu kılmayan ve yalnızca denetim odaklı programlar tesisin nerede durduğuna ilişkin bilgi verip standarda uyum yükümlülüğü sağlamazken, belirli bir standarda yönelik sertifikasyonu da içeren diğerleri ise sürecin bir parçası olarak düzeltici eylem de önerir.
Rana Plaza faciası o dönem filizlenmekte olan çabalara ivme kazandırdı ve birkaç yıl içerisinde Profesyonel Sosyal Uygunluk Denetçileri Birliği – APSCA'nın kurulmasına vesile oldu.
Uzun dönemli değişikliklerin ilki buydu ve dünya artık sosyal denetimlerin kritik önemi ve sınırlamaları ile akredite sosyal denetçiler yetiştiren bağımsız sertifikasyon programlarının önemini daha iyi anlıyor.
İkinci önemli düşünce değişikliği tedarik zincirinin bir bütün olarak algılanması ve kurgulanmasına yönelik oldu fakat bunun oluşmasına vesile olan esasen Covid-19 pandemisiydi.
Önceki yaklaşım taraflardan birinin bütüncül yaklaşmasının yeterli olacağına ilişkindi fakat eski bir atasözünde belirtildiği gibi bir zincir en zayıf halkası kadar güçlüdür.
Bu yeni kavrayış alıcıların kendi kaynak bulma karar verme süreçlerinin ve bunların üretim ortakları üzerindeki etkilerinin farkında olmaları gerektiğini ve tedarik ettiği ürünleri üreten fabrikalardaki çalışma koşullarının uygunluğunun sağlanması konusunda sorumlu olduklarını gösterdi.
Etik kaynak bulma konusunda, alıcı-üretici ilişkisinin her iki tarafında da hesap verebilirlik gerektirdiğinin kabul edilmesinin ötesinde, bu ilişkinin kendisinin bir boşlukta oluşmadığına dair artan bir farkındalık söz konusu.
Ayrıca tedarik zincirinin faaliyet gösterdiği ekosistemin yaratılmasında kanun düzenleyicilerden sivil topluma, yatırımcılardan tüketicilere kadar bir dizi başka aktör de bulunmakta.
Bu aktörlerin eylemleri Rana Plaza sonrası alınan derslerin uygulamasını da teşvik edecek veya engelleyecektir.
Bununla birlikte sosyal sorumluluk bir varış noktasından ziyade bir yolculuk. Son 10 yıllık süreçte önemli kazanımlar elde edildi ncak halen yapılması gereken çok iş var. Rana Plaza trajedisinin bıraktığı miras budur: giysiyi ilk üreten işçiden nihai tüketiciye kadar herkes bu işte ortaktır. Bu nedenle tedarik zincirinde emek harcayan herkes için güvenli ve sosyal açıdan sorumlu iş yeri koşulları sağlamak konusunda herkes yükümlüdür.
🌍Pakistan Anlaşmasına İmza Atması İçin Levi's'tan Adım Atması Bekleniyor
Bangladeş'te 1100'den fazla insanın ölümüne ve çok sayıda kişinin sakat kalmasına yol açan Rana Plaza binasının çökmesinin 10. Yılında çok sayıda protestocu ABD'li denim devi Levi's'ı protesto etmek için Times Meydanı'na akın etti. Levi's hazır giyim sektöründe güvenliği ele alan Pakistan Anlaşması'nı imzalamayı reddetmişti.
Bugüne kadar 49 uluslararası hazır giyim şirketi anlaşmaya imza atarken, 3 yıl geçerli anlaşma kapsamında 300'den fazla Pakistanlı üretim tesisinde bağımsız güvenlik müfettişleri tarafından denetleme yapılarak çalışanlar için güvenlik ve sağlık şartlarını garanti edilmesi hedefleniyor.
Bu kapsamda Levi's'ın da bu anlaşmaya taraf olması adına 52 bin imza toplandı.
Remake Ceo'su ve kurucusu Ayesha Barenblat yaptığı açıklamada 10 yıl önce Rana Plaza'daki koşullara bugün Pakistan'da gördükleri için markaların bu konuda adım atması gerektiğini söylerken, özellikle Amerikalı markaların bu hususta geri durdukları halde Pakistan ve Bangladeş'te 'sürdürülebilir' marka olmasına devam ettiklerini vurguladı.
Etkinlikte konuşan aktivistlerden Khalid Mahmood ise her gün çok fazla olayın meydana geldiğini gördüklerini, Levi's ve benzeri markalar için üretim yapan işçilerin yaralanması veya ölmesi konusunda markaların da eşit derecede sorumlu olduğunu, 49 markanın anlaşmaya imza attığını, Levi's ile bu sayının 50'ye yükselmesini beklediklerini kaydetti.
Levi's Asya'daki çalışma koşullarının iyileştirilmesi gerektiğini kabul etse de mevcut koşullara ilişkin değerlendirmelerin uzman üçüncü taraf uzmanlar tarafından endüstri standartlarına ve bölgesel yasalara göre yapılması gerektiğini iddia ediyor.
Pakistan ve Kamboçya'da faaliyet gösteren tedarikçileri ile değerlendirmeler yaparak süreçleri iyileştirecek önlemler aldıklarını belirten Levi's yetkilileri 2022 yılına ilişkin değerlendirmelerinin ikinci kısmının tamamlanmasının ardından buradan çıkacak sonuçların Bangladeş, Pakistan ve Kamboçya'daki tüm fabrikalarda uygulamaya geçeceğini belirtti.
Hatırlanacağı üzere 2022 Ocak ayında Pakistan'daki Artistic Milliners isimli Levi's tesisinde dört işçi soludukları zehirli gaz nedeniyle yaşamını yitirmişti.
🌍Bangladeş'te Alışveriş Bölgesi Yangını Konusunda Eylem Çağrısı
Bangladeş'te başkent Dakka'daki Bangabazar isimli alışveriş bölgesinde çıkan ve üç binden fazla dükkanın yandığı büyük yangında 417 milyon dolardan fazla maddi kayıp olduğu tahmin edilirken beş binden fazla küçük esnaf felaketten etkilenmiş durumda.
Başkent Dakka'nın Bangabazar alışveriş bölgesinde 3.000'den fazla dükkanın yandığı büyük bir yangını takip eden günlerde, mağaza sahipleri, için için yanan duman kokusunun hala kayıpları kadar acı olduğunu söylediler.
Yangının nedeni konusunda belirsizlik halen sürerken bölgede özellikle bayram ayında piyasaya sürülmek üzere önemli bir hazır giyim stoku bulunmakta idi. Benzer olaylar son on yıllık süreçte Bangladeş'te defalarca gündeme gelirken küresel markaların ve perakendecilerin güvenliğin sağlanması hususunda Bangladeş Fabrika ve Bina Güvenliği Anlaşması ile Bangladeş Çalışan Güvenliği Anlaşması gibi oluşumlara yol açtı.
Ancak yangınlara ilişkin güvenlik sorunları halen bir endişe kaynağı. Geçtiğimiz ay Güneydoğu Bangladeş'te yer alan Cox's Bazaar'da iki binden fazla mültecinin yer aldığı barınaklarda yangın çıkmıştı.
Geçtiğimiz yıl Haziran ayında ise Chittagong bölgesindeki limandaki bir konteyner deposunda çıkan yangında 47 kişi ölmüş, 450'den fazla insan yaralanmıştı. 2021 yılında ise Narayanganj'daki bir meyve suyu fabrikasında çıkan yangında 50'den fazla kişi hayatını kaybetmişti. Bangabazar'daki bu son yangın Bangladeş'teki güvenlik tartışmalarını yeniden gündeme getirdi.
🌍Hazır Giyim Tedariğinde Başarı İçin Türkiye'nin Konumlandırılması: Fırsatlar ve Tehditler
Türkiye 2022 yılındaki 21,2 milyar dolar ihracat değeriyle Çin, AB, Vietnam ve Bangladeş'in ardından dünyadaki beşinci büyük hazır giyim ihracatçısı durumunda. Sektör özellikle Avrupa eksenli nearshoring fırsatına odaklanmış durumda; daha sürdürülebilir ve verimli çalışan teknoloji ve makine yatırımları yaparak, Asya'daki rakiplerine kıyasla çok daha kısa sürede siparişleri teslim etmeyi hedefliyor.
Bunun yanı sıra Türk tedarikçiler hazır giyim tedarik zincirlerinin dikey entegrasyonu sayesinde oldukça cazip durumdalar.
Dikey Entegrasyon – Anahtar Bir Fırsat
IAF Başkanı Cem Altan kendi pamuğunu üretip, bunu iplik ve kumaşa dönüştürme imkânı olduğu için rakip hazır giyim üreticisi ülkelere kıyasla Türkiye'nin benzersiz bir konumda olduğunu, pamuk liflerini nihai giysilere dönüştürme kapasitesine sahip olduklarını, bunun siparişlere daha hızlı cevap verme ve üretimde çeşitliliğin artmasına imkân sağladığını kaydetti.
Türkiye'deki hazır giyim tedarik zincirinin her aşamasının bir sonraki aşama ile yakın bağlantı halinde olmasının, özellikle işçi refahı ve güvenliği başta olmak üzere tüm üretim sürecine kuş bakışı bakma imkanı sağladığını ifade eden Altan, tüm fabrikaların bağımsız denetçiler tarafından denetlendiğini, izlenebilirliğe önem verildiğini, zamandan tasarruf ve verimliliği arttırmak adına dijital tasarım ve üretime yatırım yapıldığını vurguladı.
Müşterilere daha fazla seçenek sunma adına tasarım gücüne yatırım yaptıklarını belirten Altan, aynı zamanda yeni teknolojiler konusunda üniversitelere yatırım yaptıklarını, bunun da gelecek jenerasyonlar açısından önemli bir avantaj sağlayacağını kaydetti.
Kipaş Holding yetkilisi Elif Şahinler ise her şeyin tek çatı altında olmasının uluslararası alıcıları cezbettiğini, firmalarının biri Mısır'da diğeri İstanbul'da olmak üzere iki fabrikası olduğunu ve tam paket yaklaşımının yanı sıra hızın da önemli bir tercih sebebi olduğunu belirtti.
Sürdürülebilirlik Kazanacak
Türkiye'deki hazır giyim üreticileri, nihai tüketiciler ve müşteriler açısından sürdürülebilirliğin önemini fark ettiklerinden dolayı, sürdürülebilirlik konusunda hassas ve bu alana yatırım yapılması adına teşvik ediliyor.
İHKİB Yönetim Kurulu Üyesi İsmail Kolunsağ, şirketlerinin sürdürülebilirlik alanında son yıllarda yaptığı yatırımlardan bahsederken üretimde kullandıkları çamaşır yıkama suyunu yeniden kullanmak üzere geri dönüştürdüklerini, üretim süreçlerinde çoğu aşamanın bilgisayar kontrollü olması sayesinde daha verimli çalıştıklarını, işçilerin kimyasallarla temasını kesmek adına dijitalleşmeyi hayata geçirdiklerini ifade ederken bu sayede çok daha güvenli bir çalışma ortamı inşa ettiklerini, operasyonları sürdürmek adına SBTI sistemlerini kullandıklarını kaydetti.
Bununla birlikte giyim üreticileri arasında sürdürülebilirliği operasyonlara dahil etmenin mutlaka yapılması gereken bir şey olup olmadığı konuşuluyor ve sürpriz olmayan bir şekilde çevre dostu olma maliyeti en büyük sorun haline gelmeye başlıyor. Kipaş temsilcisi Bozkurt, kumaş tarafında BCI'nin maliyet açısından nötr olsa da organik pamuk kullanımının daha maliyetli olacağını belirtirken, daha sürdürülebilir operasyonlara geçmek için gereken bir de başlangıç yatırımı maliyeti olduğunu vurguladı.
Kendi tesislerinde pamuğu geri dönüştürme konusunda yatırım yaptıklarını belirten Bozkurt, bu konuda giderek artan önemli bir talep olduğunu kaydetti. Sadece kumaşın sürdürülebilir olmasının yeterli olmayacağını, aynı zamanda su, enerji, kimyasal kullanımı ile çamaşırhane operasyonları açısından giyim tarafında da sürdürülebilirliğin önemli olduğunu belirten Bozkurt, şirketlerinin OCS, RCS, BCI, SEDEX gibi belirli bir maliyeti olan akreditasyonlara sahip olduğunu fakat alıcılarla daha sürdürülebilir ürünler konusunda fiyat pazarlığı yapmanın güç olduğunu belirtti.
Bu arada Cem Altan ise Türk hazır giyim sektörünün sürdürülebilirlik konusundaki maliyetleri üstlenmeye devam etmesinin sürdürülemez olduğunu belirterek, uzun vadede sürdürülebilir olması gerekenin işletmenin kendisi olması gerektiğini, tedarikçilerin çalışanlar için daha iyi koşullar ve çevrenin korunması açısından daha iyi üretim şartları yaratması gerektiğini, maliyetin tüm paydaşlar tarafından paylaşılması gerektiğini belirtti.
Küresel hazır giyim ithalatçısı olan ülkeler tarafından yürürlüğe konulan yeni düzenleme ve mevzuatlar nedeniyle önümüzdeki 5-10 yıllık süreçte sektörün önemli değişikliklerden geçeceğini belirten Altan, 2030 ve 2050 karbon emisyon hedeflerine ulaşmayı amaçlayan AB Yeşim Mutabakatının bu düzenlemeler arasında en önemlisi olduğunu, tüm sektörün yeşil ve sürdürülebilir tedarik zincirine yatırım yapması gerektiğini fakat bunun önemli bir maliyeti olduğunu vurgulayarak hedeflere ulaşmak açısından gerek hükümet desteğine gerekse de AB fonlarına ihtiyaç duyacaklarını kaydetti.
Türk Hazır Giyim Sektöründe Artan İşçilik Maliyetleri
Cem Altan Türkiye'de konfeksiyon işçi maliyetinin asgari ücret ve yan haklar dahil edildiğinde 950 Dolar civarında olduğunu belirtirken, Türk lirasının satınalma gücünün düşmesi, Rusya-Ukrayna arasında devam eden savaş durumu, artan enerji maliyetleri gibi öğelerin hazır giyim üreticileri açısından dezavantaj yarattığını, bu durumun Türk hazır giyim sektörü için 2022'nin ikinci yarısı ve 2023'ün başında siparişlerin azalmasına yol açtığını belirterek, enflasyonun küresel olarak yükselmesine karşın müşterilerin fiyat arttırmaya yanaşmadığını kaydetti.
ABD Fırsatı
Tüm bunların yanı sıra Türk hazır giyim sektöründe ABD pazarında büyümek açısından fırsat kovalanıyor. Aralarında Cross Jeans, Bozkurt, Yeşim Group gibi firmaların yer aldığı bir dizi Türk markası, ABD pazarına gümrük vergisiz giriş yapabilmek için Mısır'da ilave fabrikalar kurdular.
Türkiye'nin şu anda ABD hazır giyim pazarının 17. Tedarikçisi konumunda olduğunu belirten Altan, ülke olarak önemli miktarda ABD pamuğu ithal ettiklerini, en azından bu pamuktan üretilen ürünlerin ABD pazarına gümrük vergisiz girebilmesi için ABD hükümetinin adım atmasını beklediklerini kaydetti.
🌍İngiltere'de Şirketler Artan Maaş Maliyetlerini aşmak üzere Fiyatları Yükseltiyor: PMI
İngiltere'de hizmet sektörü yılın ikinci çeyreğine yeni siparişlerin etkisiyle bir yıldaki en yüksek büyüme oranı ile başlayıp artan maaş maliyetlerini tüketicilere yansıtırken, İngiltere Merkez Bankası'na faizlerin arttırılması için baskı oluşturuyor.
İngiltere Hizmet Satınalma Yöneticileri Endeksi – PMI, Mart ayında 52,9'dan 55,9'a yükselirken bu oran aynı zamanda büyüme eşiği olan 54,9'un üzerinde.
S&P Küresel Pazar İstihbarat Ekonomi Direktörü Tim Moore, hizmet sektöründeki güçlü büyümenin İngiltere ekonomisinin yılın ikinci çeyreğine olumlu başladığı anlamına geldiğini söylerken, Oxford Economics şef ekonomistin Andrew Goodwin ise enerji fiyatları, girdi maliyetleri ve tedarik zincirindeki gevşemeler rağmen güçlenen talep ile sıkı çekirdek enflasyonun birarada BoE (Bank of England) kriterlerini karşılamaya yeteceğini kaydetti.
Resmi veriler, Şubat ayına kadar olan üç aylık dönemde ortalama özel sektör ücretlerinin bir yıl öncesine göre %6,1 daha yüksek olduğunu, Mart ayında tüketici fiyatları enflasyonunun ise %10,1 olduğunu gösterirken, bu dönemde Euro Bölgesi PMI verileri de güçlü gözüküyor.
🌍Sri Lanka Hazır Giyim İhracatı 2023 Yılında 1 Milyar Dolar Düşecek
Sri Lanka Ortak Hazır Giyim Birliği Forumu -JAAF Genel Sekreteri Yohan Lawrence'ın değerlendirmesine göre küresel talebin düşmesi nedeniyle Güney Asya ülkesi Sri Lanka'nın hazır giyim ihracatı bu yıl 1 Milyar Dolar kadar gerileyebilir.
Sri Lanka'nın sanayi ihracatının en önemli kısmını oluşturan hazır giyim sektörü 2022 yılında 5,95 milyar dolar gelir yaratarak, ülkenin 1948'de bağımsızlığını kazanmasından beri finansal açıdan en kötü olduğu dönemde ülkeye katkı sağlamıştı. Fakat 2023'ün ilk çeyreğinde ülkenin tekstil ve hazır giyim ihracatı %13,8 düşüşle 1,3 milyara geriledi.
Lawrence Mart ayındaki ihracatın son üç yılın en düşük seviyesine gerilediğini söylerken, talepte görülen yavaşlama nedeniyle bu yılki Sri Lanka hazır giyim ihracatının 1 milyar dolar kadar düşmesini beklediklerini kaydetti. ABD'ye olan ihracat yılın ilk çeyreğinde %22 düşerek 470 milyon dolara gerilerken, AB'ye yapılan ihracat ise %13 düşerek 344 milyon dolara, İngiltere'ye yapılan ihracat ise %10 düşerek 167,7 milyon dolara gerilemiş durumda.
Ayrıca elektrik fiyatlarına %66 oranında zam yapılmasının Sri Lanka'nın rekabetçiliğini etkilediğini belirten Lawrence, sektörün önemli istihdam kayıpları beklemese de özellikle KOBİ'lerin azalan siparişlerle baş etmek konusunda problem yaşadığını kaydetti.
🌍Moda Perakendesinde Yeni Fırsatlar Keşfetmek
Her yıl düzenlenen Retail Technology Show öncesinde Aptos Başkan Yardımcısı Nikki Baird moda perakendecilerinin karlılığı arttırmak adına nasıl hareket etmeleri gerektiğine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Perakende ve konaklama sektöründe tüketici bağlılıklarını sürdürmek konusunda şirketlerin giderek daha zorlandığını belirten Baird, moda markaları ve perakendecileri için yaşam maliyetlerinin artmasının getirdiği zorluklarla başetmek ve tüketicilere değeri aşındırmadan seçenekler sunmanın çok önemli olduğunu kaydetti.
Müşterileri ile küçük lükslerin faydaları konusunda sıkça konuştuğunu belirten Baird, örneğin erkek markalarının müşterilerine takım elbiseyi özel dikişlerle veya yedek iç astarla yenileme imkanı sunabileceğini belirterek tüketim mallarına yeni bir soluk getirmenin önemini vurguladı.
Levi's'ın güçlü bir kişiselleştirme imkanı sunmasının iyi bir örnek olduğunu belirten Baird, özellikle kendi markalarını üreten şirketler için envanter takibinin çok önemli olduğuna inandığını ifade etti.
Son dönemde moda markaları ve perakendecilerinin, müşteri sadakatini yeniden tesis etmek için fiziksel mağazaları nasıl kullanacaklarını anlamaya çalıştıklarını ve ürünün doğru yerde olduğundan emin olmanın çok daha önemli hale geldiğini söyleyen Baird, çok kanallı moda perakendecilerinin müşterilere verdikleri mesajlar konusunda çok daha dikkatli davrandıklarını vurguladı.
Marka sadakati açısından fiziksel bir mağazaya sahip olmanın çok önemli olduğuna değinen Baird, ayrıca hammaddeden nihai ürüne kadar tedarik zincirindeki tasarım ve malzemeler üzerinde kontrolü olan moda markaları ve perakendecilerinin büyük fayda sağladığını kaydetti.
Çok sayıda marka sürdürülebilirliği teşvik etmek ve karlarını arttırmak adına kiralama ve yeniden satış seçeneklerini değerlendirdiğini belirten Baird, bu durumun şimdiden Z kuşağı tüketicileri tarafından benimsendiğini, pek çok lüks markanın kendi bünyelerinde 'yenileme' hizmeti vermeye başladığını ifade etti.
Örneğin H&M'e eski kıyafetinizi getirdiğinizde sonraki alışverişlerinizi için indirim kazanabilirken, H&M'in tekstil geri dönüşüm teknolojilerine yatırım yaptığını bilen tüketicilerin güvenle alışveriş yapabildiğine değinen Baird, şirketlerin planlama yerine uygulama tarafına daha fazla odaklanması gerektiğini, ayrıca tedarik zinciri uygulama aşaması sınırlarının göz ardı edilmemesi gereken bir alan olduğunu vurguladı.
🌍Bureau 555 Hazır Giyim Üretiminde Dijitalleşmesinin Desteklenmesi Adına Finansman Aldı
Londra Sanat Üniversitesi Moda Tekstil ve Teknoloji Enstitüsü'nün (FTTI) British Council ile ortaklaşa yürüttüğü Yeni Alanlar (New Landscapes) girişiminin bir parçası olarak Bureau 555, 2D ve 3D dijital giysi temsiliyeti ve 3D örnekleme becerilerinin eğitimini desteklemek üzere verilen 140 bin pound tutarındaki finansman paketinin altı yararlanıcısından biri konumunda. Bureau 555 söz konusu projenin tekstil malzemelerinin ve giysi formlarının "dijital temsiline" ve hazır giyim tedarik zincirinde dijital ürün tasarımı ve üretiminin benimsenmesini artırmak için dijital görselleştirme araçlarının kullanımına odaklandığını açıklıyor.
Söz konusu Ar-Ge süreci Nisan-Ağustos 2023 arasındaki beş aylık zaman diliminde gerçekleşecek.
Bureau 555 kurucu ortağı Nusrat Mahmud, Bangladeş'teki tedarik zincirinde dijital ürün yaratmanın benimsenmesinin çeşitlilik yaratarak hazır giyim sektörüne artı değer katacağını ve böylece Bangladeş moda sektörünün dijital dönüşümünün bir parçası olacağını ifade etti.
Bureau 555 diğer kurucu ortağı Gabrielle Shiner-Hill ise 3D örnekleme sürecinin adaptasyonunda en büyük engelin 'güven' olduğunu belirterek, ekranda gördüğümüzün gerçek olduğuna güvenmekte zorlandığımızı fakat takip sisteminin dijital algılara merkeze alarak tedarik zincirindeki tekstil ürünlerinin 3D ortamında nasıl test edilip görüntülendiğine odaklanmamızı sağlayacağını belirtti.
Hazır giyim sektöründe uluslararası işbirliğini beslemeyi amaçlayan Yeni Alanlar Ar-Ge programı kapsamında UAL FTTI ve British Council tarafından uluslararası çağrı yapılmasının ardından altı adet İngiliz KOBİ ile Endonezya, Bangladeş, Hindistan, Nijerya, Filipinler ve Malezya'dan eşleşecek denizaşırı partnerlerin bir arada çalışması öngörülüyor.