İTKİB Ekspres: Dünyadan Haberler 2024 Ekim

İTKİB Ekspres: Dünyadan Haberler

🌍Shein, Greenwashing İddiaları Nedeniyle İtalya'da Mercek Altında

İtalya Rekabet Kurulu Shein'in ülke genelindeki çevrimiçi varlığını yöneten Dublin merkezli şirket Infinite Styles Services Co. hakkında bir soruşturma başlattığını açıkladı. Shein'in giyim ürünleri hakkında yanıltıcı olabilecek sürdürülebilirlik iddialarında bulunup bulunmadığı araştırılacak.

talyan Rekabet Kurumu tarafından yapılan açıklamaya göre, Shein'in web sitesinin, giysilerinin üretimi ve ticari sürdürülebilirliği hakkında “genel, belirsiz, kafa karıştırıcı ve/veya yanıltıcı çevresel iddialarla” bir imaj oluşturmaya çalışıp çalışmadığı incelenecek. Özellikle web sitesindeki "#SheinTheKnow," "EvoluShein" ve "sosyal sorumluluk" bölümleri mercek altına alınıyor. Kurum, Shein'in “EvoluShein” olarak adlandırdığı ve “sorumlu kaynaklı” malzemeler içeren koleksiyonun, geri dönüştürülebilirlik ve doğal kaynaklardan elde edilen “yeşil” lifler hakkında tüketicileri yanlış bilgilendirmiş olabileceğini belirtti.

Ayrıca, Shein'in web sitesindeki karbonsuzlaştırma hedefleriyle, şirketin hızla artan sera gazı emisyonları arasındaki tutarsızlık da inceleme konusu. Shein, tüm değer zincirinde 2030'a kadar sera gazı emisyonlarını %25 oranında azaltmayı taahhüt etmiş olsa da şirketin 2023 Sürdürülebilirlik ve Sosyal Etki Raporu'na göre, 2022'deki 9,2 milyon metrik ton karbon dioksit eşdeğeri emisyon, 2023'te 16,7 milyon metrik tona ulaştı.

Stand.earth adlı kâr amacı gütmeyen kuruluşun son raporuna göre Shein'in emisyon artışları, diğer markaların emisyon azaltma çabalarını ortadan kaldırıyor. Shein'in şu anda kirlilik seviyesinin Paraguay ülkesinin tamamından fazla olduğu belirtiliyor.

Shein sözcüsü ise İtalyan makamlarıyla iş birliği yapmaya hazır olduklarını ve gerekli bilgi ve belgeleri temin edeceklerini ifade etti.

🌍Textile Exchange, GRS ve RCS İçin eTrackit ve eTransaction Süreçlerini Devreye Aldı

Textile Exchange, sürdürülebilirlik standartlarına uyum sürecinde bir yenilik daha getirerek, Global Recycled Standard (GRS) ve Recycled Claim Standard (RCS) için eTrackit sistemi üzerinden yürütülecek eTransaction süreçlerini hayata geçirdi. 18 Eylül 2024 itibarıyla aktif edilen bu sistem, sürdürülebilirlik alanında izlenebilirlik ve şeffaflığı artırmayı amaçlamaktadır. Şu an için eTrackit sistemi yalnızca GRS ve RCS süreçlerinde geçerli olup, ilerleyen dönemlerde diğer standartların da bu sisteme entegre edilmesi planlanmaktadır.

eTrackit, sertifikalı malzemelerin tedarik zinciri boyunca izlenebilirliğini sağlamak için geliştirilmiş çok paydaşlı bir sistemdir. Bu sistem, ürün seviyesinde malzeme hesaplamasına olanak tanırken, eTransactions üzerinden yapılan işlemleri eşler arası doğrulama ve üçüncü taraf sertifikasyon onayıyla güvence altına almaktadır.

Firmalar, eTrackit kullanarak taşıma işlemlerini eTransaction olarak dijital ortamda sürdürebilecekleri gibi, geleneksel Taşıma Sertifikası (Transaction Certificate – TC) yöntemiyle de süreçlerine devam edebilirler. eTrackit kullanımı zorunlu olmamakla birlikte, firmalar süreçlerine devam ederken eTransaction ve TC arasında bazı belirleyici farkları göz önünde bulundurmalıdır. Örneğin, Multi TC olarak bilinen ve birden fazla standarda ait sertifikalı ürünlerin aynı TC ile taşınmasını sağlayan süreç, eTransaction sisteminde mümkün olmayacak ve yalnızca geleneksel TC süreçleriyle yürütülebilecektir.

eTransaction süreçleri, Textile Genesis platformu üzerinden yürütülecek olup, firmaların bu platforma kayıt yaptırmaları gerekmektedir. eTrackit süreçleriyle ilgili daha fazla bilgiye ulaşmak için tıklayınız.

🌍Çin hükümeti PVH'ye yönelik bir boykot soruşturması başlattı

Çin Ticaret Bakanlığı, Tommy Hilfiger ve Calvin Klein gibi markaların sahibi olan PVH'ye karşı, Xinjiang'dan gelen ürünleri boykot ettiği iddiasıyla bir soruşturma başlattığını duyurdu. Bakanlık, bu boykotun ticaret kurallarını ihlal ettiğini ve Çinli şirketlerin haklarına zarar verdiğini öne sürerken, perşembe günü yapılan açıklamada PVH'nin, Çin'in batısındaki Sincan bölgesinden gelen ürünleri boykot ettiği şüphesiyle inceleme altına alındığı belirtildi.

Çin, çoğunluğu Müslüman etnik gruplardan olan kişilerin Sincan'da toplama kamplarında tutulduğu iddialarını terörle mücadele ve ayrılıkçı hareketlere karşı alınan tedbirler olduğunu belirterek reddediyor. Ancak, Batılı tüketiciler ve hükümetler, Sincan'dan gelen pamuk, giysi ve domates gibi ürünlerin insan hakları ihlalleriyle bağlantılı olabileceği gerekçesiyle Çin'den yapılan ithalata baskı uyguluyor.

Çin Ticaret Bakanlığı yaptığı açıklamada, “ABD merkezli PVH Grubu'nun, Sincan pamuğu ve diğer ürünleri herhangi bir somut temele dayanmaksızın boykot ettiği şüphesiyle piyasa ticaret ilkelerini ihlal ettiği ve Çinli şirketlerin meşru haklarına ciddi şekilde zarar vererek Çin'in egemenliği, güvenliği ve kalkınma çıkarlarını tehlikeye attığı” belirtildi.

PVH ise yaptığı açıklamada yasa ve düzenlemelere uyduklarını ve Sincan bölgesine ilişkin ABD hükümeti politikasına uygun hareket ettiklerini belirtti.

🌍AB'nin Yeni Kuralları: Moda Sektörü İçin Kapsamlı Bilgiler

Avrupa Birliği'nin (AB) 2024 seçimlerinin ardından gerçekleştireceği yasal değişikliklerin, moda endüstrisini derinden etkilemesi bekleniyor. Bu kapsamda bu önemli yasal değişikliklere ilişkin olarak işletmelerin atması gereken adımlar listelendi:

Eko-Tasarıma Yoğunlaşmak

AB, Sürdürülebilir Ürünler için Eko-tasarım Yönetmeliği (ESPR) ürünlerin dayanıklılık, geri dönüştürülebilirlik ve tehlikeli maddelerin kısıtlanması gibi katı kriterlere uymasını zorunlu kılacak. Amaç, modayı döngüsel bir ekonomiye yönlendirmek ve ürünlerin tüm yaşam döngüsü boyunca çevresel etkilerini en aza indirmek. Eko-tasarımda ürünlerin döngüsellik oranları, geri dönüştürülen içerik miktarı gibi metriklere odaklanmak kritik olacak. BCome gibi platformlar, moda endüstrisine bu tür metrikleri sunarak sektöre katkı sağlayacak.

Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu Değişikliklerine Dikkat

AB, Atık Çerçeve Direktifini iyileştirerek Genişletilmiş Üretici Sorumluluğunu (EPR) güçlendirmeyi planlıyor. Bu kapsamda, atık yönetimi ve geri dönüşüm hedefleri belirlenecek ve eko-modülasyon teşvikleri sunulacak. Yeni yasa, satılmayan ürünlerin imha edilmesini kısıtlayarak, şirketlerin bu ürünleri yönetmesini zorunlu kılarken, bu değişiklikler moda sektöründe satılmayan ürünlerin takibini ve raporlamasını gerektirecek. Bu nedenle şirketler atık yönetimi ve geri dönüşüm gereksinimlerine uyum sağlamak için tedarik zinciri süreçlerini optimize etmek ve yenilikçi çözümler aramak durumunda.

Kurumsal Sürdürülebilirlik Direktifleri

Temmuz 2023'te yürürlüğe giren Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Direktifi, şirketlerin tedarik zincirlerindeki çevresel ve sosyal etkilerden sorumlu olmalarını sağlayacak. Dolayısıyla Şirketlerin, tedarik zincirlerini izlemek ve gerekli verileri toplamak için izlenebilirlik stratejilerini geliştirmesi gerekiyor. Bu, tedarik zinciri ortaklarıyla iş birliği yapmayı ve sosyal risklerin değerlendirilmesi için verilerin toplanmasını içeriyor.

İthalatta Yeni Düzenlemeler

AB, özellikle büyük uluslararası e-ticaret platformlarından yapılan sürdürülebilir olmayan ithalatları ele almayı planlıyor. Shein ve Temu gibi Çinli markaların Avrupa'da sürdürülebilir olmayan kıyafetleri satmaları, AB'nin hedef aldığı konular arasında. AB, Avrupa'da satılan tüm ürünlerin sürdürülebilirlik standartlarına uymasını sağlayacak düzenlemeler getirmeyi planlıyor. Bu nedenle, moda tedarik zinciri uygulamalarının AB standartlarına uygun olması büyük önem taşıyor.

Yasa Yapıcılarla İletişim

İşletmelerin yasal düzenlemelerin onay sürecinde yasa yapıcılarla etkileşim kurması kritik önemde. AB, işletmelerin, sivil toplumun ve hükümet temsilcilerinin dahil olduğu bir diyalog süreci teşvik ediyor. Moda sektörü paydaşlarının, AB'nin “Have Your Say” platformunu kullanarak önerilen düzenlemeler hakkında geri bildirimde bulunması ve yasa yapıcılarla düzenli olarak etkileşimde bulunarak yasal gelişmelerden haberdar olması gerekiyor.

Bürokrasi ve Uyum Maliyetleri

Yeni düzenlemeler şirketler için uyum maliyetlerine yol açacak. Yine de sürdürülebilir uygulamalara yönelik teşviklerden yararlanmak mümkün olabilir.

Moda sektörünün gelecekteki bu zorluklara hazırlıklı olması, uyum sağlama kapasitesini artıracak ve şirketlere uzun vadede direnç kazandıracak. Politika yapıcılarla aktif etkileşim, stratejik uyum ve şeffaflığa odaklanmak, bu süreçte başarıyı getiren kilit unsurlar olacak.

🌍Hindistan hazır giyim sektörü Bangladeş'teki çalkantılardan faydalanabilir mi?

Asya'nın yükselişi büyük ölçüde tekstil & hazır giyim sektörü sayesinde şekillenirken kıta genelinde tişört ve pantolon üretimi milyonlarca insanı tarlalardan fabrikalara çekmişti. Bu süreci en iyi yansıtan ülkelerden Bangladeş ilk ihracat odaklı üretim fabrikasını 1978'de bir Güney Kore firması ile ortaklaşa kurarken bugün sektör çoğunluğu kadın yaklaşık 4 milyon kişiyi istihdam ediyor ve GSYİH'nin %10'unu oluşturuyor.

2023 sonunda Bangladeş Çin'in ardından dünyanın en büyük 2. giyim ihracatçısı olarak kayıtlara geçse de son aylarda sektör zor günler geçiriyor. Ülkede protestoların şiddetle bastırılması ve sokağa çıkma yasağı uygulamaları ekonomik faaliyetleri yavaşlatırken Başbakan Şeyh Hasina'nın istifasına yol açan huzursuzluk ortamı devam ediyor. Ayrıca ülkede yaşanan elektrik kesintileri ve gaz sıkıntıları fabrikaların üretim kapasitesini düşürürken genel giyim ihracatının da %10-20 aralığında düşmesi bekleniyor.

Hindistan dünyanın en büyük ikinci pamuk üreticisi olmasına rağmen sektörde Bangladeş'in arkasında yer alıyor. Fakat Bangladeş'teki huzursuzluklardan dolayı bazı siparişler Hindistan'a kaymaya başlamış durumda. Yine de Bangladeş'in rakiplerine kıyasla hala büyük avantajlara var. İş gücü maliyetleri diğer yerlere göre daha düşük, Avrupa pazarlarına tercihli erişim hakkına sahip ve en önemlisi tekstil üretimindeki köklü geçmişi, büyük siparişleri yönetme yeteneğini arttırıyor.

Hindistan'ın şu aşamada Bangladeş ile rekabet edecek bir kapasitesi yok. Hindistan'ın politikaları ise iş gücü yoğun tekstil sektöründen ziyade sermaye yoğun sektörleri teşvik etmeye odaklanmış durumda. 2016 ve 2023 yılları arasında Hindistan'ın giyim ihracatının değeri %15 düşerken, Bangladeş'in aynı dönemdeki ihracatı %63 artmış durumda. Hindistan'ın korumacı politikaları bu düşüşün ana nedeni olarak görülürken 2017'den bu yana tekstil ve giyim üzerindeki ithalat tarifeleri, yerel üreticilerin kullandığı ara girdiler de dahil olmak üzere, 13 puan artarak üreticiler için maliyetleri yükseltti.

Hem Bangladeş hem de Hindistan, önümüzdeki yirmi yıl içinde gelişmiş ülkeler olmayı hedefliyor ve bu da daha çeşitli ve karmaşık bir ekonomik yapı inşa etmeyi gerektiriyor.

🌍Made in Italy Lüks Etiketini Oluşturan Göçmen İşçiler Nasıl Acı Çektiler?

Geçtiğimiz hafta Cenevre'de, ünlü lüks aksesuar markası Montblanc'ın amiral mağazasının önünde toplanan göçmen işçiler "Made in Italy: Shame in Italy" yazılı pankartlar taşıyarak protesto düzenledi. İtalya'nın ünlü deri ürünleri üretim bölgesi Toskana'dan gelerek, Montblanc'ın ana şirketi olan ve 76 milyar dolarlık değere sahip Richemont'un (CFR.S) hissedarlar toplantısının yapıldığı yerin yaklaşık üç kilometre uzağında toplanan işçiler ve sendika yetkilileri, Montblanc'ı, maliyetlerin artması nedeniyle Toskana'da bulunan Çinli tedarikçisi Z Production ile olan sözleşmesini sonlandırmakla suçladı.

Z Production, yıllarca düzensiz sözleşmeler ve uzun çalışma saatlerinden sonra, 2022'nin Ekim ayında çalışma koşullarını iyileştirmişti. Ancak Montblanc, Z Production ile olan sözleşmesini 2023'ün başlarında feshetti. 23 yaşındaki Pakistanlı Zain Ali, “Montblanc sözleşmeyi bitirdi çünkü biz, yasal işçiler olarak günde sekiz saat, haftada beş gün çalışmak istedik,” dedi.

Bu durum, sadece Montblanc ile sınırlı değil. Bu yıl, İtalya'nın moda başkenti Milano yakınlarındaki 16 atölyede, Dior, Giorgio Armani ve Alviero Martini gibi lüks markalar için üretim yapan atölyelerde “terzi atölyesi benzeri” koşulların var olduğu ortaya çıktı. Savcılık soruşturmalarına göre, Toskana bölgesindeki atölyelerde de benzer koşulların yaygın olduğu belirlendi. Göçmen işçiler, çoğunlukla Çin, Pakistan ve Bangladeş'ten gelen çalışanlardan oluşuyor ve uzun saatler düşük ücretlerle çalıştırılıyor.

Milano'daki soruşturmalarda ortaya çıkan belgeler, lüks markaların üretim süreçlerini alt yüklenicilere devrettiğini, ancak bu alt yüklenicilerin yalnızca örnek ürünler üretebildiklerini, asıl işin düşük maliyetli başka atölyelerde yapıldığını gösteriyor. Savcılar, bu yasa dışı uygulamaların kârı artırma amacına yönelik sistematik bir iş modeli haline geldiğini belirtiyor.

Bu koşullara rağmen, lüks markalar tedarik zincirlerini denetlemekte zorlanıyor. İtalya, dünya çapında yüksek kaliteli ürünlerin %50 ila %55'ini üretiyor ve her markanın 7.000'e kadar tedarikçisi bulunuyor. Bu kadar geniş bir ağın denetlenmesi imkânsız hale geliyor, bu da işçi haklarının ihlal edildiği durumların kaçınılmaz olduğunu gösteriyor.

🌍Kanada'daki Yeşil Aklama&Yeşil Sessizlik Savaşının Perde Arkası

Giyim sektöründeki yöneticiler için, ESG gereklilikleri ve mevzuatı yönetmek, artan müşteri talepleriyle birlikte büyük soruna dönüşürken, sürekli değişen ortamda markaların güncel kalması ve gelecekte başarılı olabilmek için kendilerini hazırlaması zorlaşmakta.

Özellikle genç nesiller güvendikleri markalarla alışveriş yapmayı tercih ederken bu güveni sağlamak isteyen şirketlerin çevreye, çalışanlarına ve topluma olan bağlılıklarını kanıtlamaları gerekiyor.

Esasen dünya genelinde tüketiciler ve hükümetler doğrulanmamış sürdürülebilirlik iddiaları olan Yeşil Aklama'ya (greenwashing) harekete geçerken, başlangıçta Avrupa'da yasal bir hareket olarak ortaya çıkan bu baskı, dünya geneline yayılıyor. Kanada'da Haziran ayında firmaların çevresel iddialarda bulunurken sağlam veriler veya sertifikalarla destekleme zorunluluğunu getiren bir yasa revize edildi. Özellikle moda markaları bu düzenlemelerin etkisini şimdiden hissediyor.

Örneğin, Lululemon'un “Be Planet” pazarlama kampanyası şu anda bir çevre aktivist grubu tarafından başlatılan bir soruşturmanın konusu oldu. Kanada'daki bu yasa ile, herhangi bir kişi markalara karşı yasal işlem başlatabiliyor. Bu durum, şirketler için büyük bir risk oluşturuyor. Kanada'nın bu konuda bir emsal oluşturmasıyla, dünya genelindeki markalar da benzer adımlarla karşı karşıya kalmayı bekliyor.

Birçok marka, çevresel mesajlarını web sitelerinden ve reklamlarından kaldırma yoluna gidiyor, ancak bu yaklaşım, küresel tedarik zincirlerinin sürdürülebilirliğine dair şeffaflığın azalmasına yol açıyor.

Giyim Sektöründe İzlenebilirlik: Engeller ve Zorluklar

İzlenebilirlik (Traceability) ürünlerin ve bileşenlerin tedarik zincirindeki hareketlerini takip etme yeteneği anlamına gelirken, ürünlerin menşei, üretimi ve dağıtım detaylarının belgelenmesini de içermekte. Giyim markaları için tüm bu detayları belgelemek, giyim tedarik zincirinin karmaşık doğası nedeniyle büyük bir zorluk teşkil ediyor. Kaynak sağlama aşamasında, birçok tedarikçiden gelen kumaş, boya ve diğer hammaddelerin belgelenmesi manuel yapılırsa veri ve insan hatalarına çok açık hale geliyor. Ardından yüzlerce üretim tesisi, depo, dağıtım merkezi, ulaşım modu ve hem fiziksel hem de çevrimiçi mağazalar arasında kilit verilerin kapsamlı bir şekilde belgelenmesi, holistik ve veri odaklı bir yaklaşım olmadan neredeyse imkânsız olan pahalı bir lojistik sorunu haline geliyor. Birçok tedarikçi ise kendi ürettikleri ürünlerin ana verilerini belgeleyip izleyebilme yeteneğine sahip değil. Markaların çevresel iddialarını desteklemek için veriye sahip olmaları gerekiyor ve bunu yapmanın tek yolu da dijital ve yapay zeka destekli olarak izlenebilirliği benimsemek olarak görünüyor.

Tedarikçi Haritalama, Ürün ve Malzeme İzlenebilirliği

İzlenebilirlik genellikle şu üç seviyeden oluşmakta: tedarikçi haritalama, ürün izlenebilirliği ve malzeme izlenebilirliği. Her seviyenin giyim markalarının sürdürülebilirlik hedeflerini karşılayacak şekilde faaliyet göstermelerini sağlamada ve pazara kimliklerini kanıtlamada kritik bir rolü var.

Tedarikçi haritalama, bir markanın tedarikçileri, onların malzeme kaynakları ve üretim süreçlerine dair verilerin toplanmasını içerir. Ürün izlenebilirliği ise bireysel ürünlerin üretimden satış noktasına kadar izlenmesini sağlar ve giyim markaları için özellikle önemlidir. Malzeme izlenebilirliği, hammaddelerin kaynaklanması ve üretimi hakkında daha derin bir görünürlük sağlar. Bu aşama, sürdürülebilir kaynak kullanımı ve işçi haklarına dair iddiaların doğrulanmasını sağlayarak, markaların tüketici endişeleriyle somut bir şekilde rezonans kurmasına imkân tanır.

Sonuç olarak, giyim markalarının ESG performanslarını geliştirmek için yaptıkları büyük yatırımlar, tüketici güvenini ve sadakatini kazanmak adına önemli bir fırsat sunsa da bu yatırımların karşılığını almak, ancak firmanın izlenebilirliği benimsemesiyle mümkün olabilir gözüküyor.

🌍FLA ve AAFA Eylül ayında uluslararası hükümetlere çağrıda bulundu

FLA (Fair Labor Association) ve AAFA (American Apparel and Footwear Association), Kamboçya, Tayvan ve Bangladeş hükümetlerine, işçi haklarına ve sivil toplum haklarına saygı göstermeleri, etik ve sürdürülebilir iş uygulamalarını sağlamaları konularında çağrıda bulundu.

9 Eylül'de aralarında birçok FLA üyesinin de bulunduğu 18 giyim, ayakkabı ve seyahat markası, Kamboçya'dan tedarik sağlayan firmalar olarak, Kamboçya hükümetine yönelik bir bildiri yayımlayarak hükümeti, sivil toplum kuruluşu CENTRAL'ın denetimini derhal iptal etmeye, CENTRAL program yöneticisi Khun Taro'ya karşı açılan davayı düşürmeye ve sivil topluma saygı göstermeye çağırdı. Çağrıya imza atan firmalar arasında Adidas, Levi's, Puma, PVH, Gap gibi markalar yer alırken söz konusu çağrı, kuruluşların aynı konuyla ilgili Temmuz ayındaki ortak bildirisinin ardından geldi.

12 Eylül'de çoğu FLA ve AAFA tarafından organize edilen Sorumlu İşe Alım Taahhüdü'ne imza atan 50 küresel marka, Tayvan'da özellikle tekstil fabrikalarında çalışan göçmen işçilerin işe alım süreçlerinde sorumlu iş uygulamalarının sürekli ve sürdürülebilir bir şekilde uygulanması çağrısında bulundu.

16 Eylül'de ise FLA Başkanı ve CEO'su Jeff Vockrodt ile AAFA Başkanı ve CEO'su Steve Lamar, Bangladeş Halk Cumhuriyeti Geçici Hükümet Başdanışmanı Dr. Mohammad Yunus'a yazdıkları bir mektupta, geçici hükümeti işçi haklarını iyileştirmeye odaklanmaya ve Bangladeş'in giyim, ayakkabı ve seyahat ürünleri endüstrisinin bugünden geleceğe başarıyla gelişmesine katkı sağlamaya davet etti.

Ağustos ayında FLA ve ortak kuruluşlar, Bangladeş'te faaliyet gösteren ve bu ülkeden tedarik sağlayan şirketlerin sorumlu bir şekilde iş yapmaları yönünde bir ortak bildiri ve öneriler yayımlamıştı.

🌍Sorumlu Tekstil Geri Kazanım Yasası Kaliforniya'da Yürürlüğe Girdi

Senatör Josh Newman tarafından hazırlanan 2024 tarihli Sorumlu Tekstil Geri Kazanım Yasası (SB 707), Kaliforniya Valisi Gavin Newsom tarafından imzalanarak yasalaştırıldı. Bu öncü mevzuat, ülkenin ilk Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu (EPR) tekstil geri dönüşüm programını kurarak, eyaletin atıkla mücadele ve sürdürülebilirliği teşvik etme çabalarında önemli bir adım atılmasını sağlayacak.

SB 707 hükümleri çerçevesinde, üreticiler ve diğer değer zinciri katılımcıları, ürünlerin ve tekstillerin tüm yaşam döngüsünden, tamirat, geri dönüşüm ve yeniden kullanım dahil olmak üzere sorumlu olacak. Yasa yürürlüğe girdiğinde, yalnızca çöplüklere gönderilen tekstil miktarını azaltmakla kalmaması, aynı zamanda Kaliforniya genelinde yeniden değerlendirme ve geri dönüşümün gelişimini desteklemesi ve "hızlı moda" ile bu kültürü körükleyen “atılabilir kültür”ün çevresel etkileriyle başa çıkmaya yardımcı olması bekleniyor.

“SB 707'nin oluşturduğu çerçeve, her Kaliforniyalı için daha sürdürülebilir bir geleceğe katkı sağlama fırsatları yaratacak. 2030 yılına kadar eyalet genelinde kullanılacak tekstil toplama noktaları, herkesin bu çözüme katkı sağlamak için ücretsiz ve basit bir yol sunacak.” diyen Newman, moda sektörünün dünya çapındaki karbon emisyonlarının yaklaşık %10'undan sorumlu olan en büyük sanayi kirleticilerinden biri olarak tanımlandığını, tekstil ürünlerinin çöplüklerde çürürken metan gazı yaydığını, yeraltı sularına boyalar ve kimyasallar sızdırarak çevresel tahribata neden olduğunu belirterek Kaliforniya'da 2021 yılında %95'i yeniden kullanılabilir özellikte 1,2 milyon ton tekstil atıldığını, şu anda sadece %15'inin yeniden kullanılabilir veya dönüştürülebilir olduğunu ifade etti.

Kaliforniya Ürün Sorumluluğu Konseyi'nden (CPSC) Savunma Direktörü Joanne Brasch ise programın üreticileri artık daha az atık üreten üretime ve daha çevreci tasarımlar benimsemeye teşvik edeceğini, yasanın geniş çapta destek aldığını, destekçiler arasında Kaliforniya Ürün Sorumluluğu Konseyi (CPSC), IKEA, Goodwill, Sierra Club California, Everlane, Reformation, Boardriders, Republic Services gibi kuruluşlar ile çok sayıda yerel yönetim, ajans ve temizlik bölgelerinin yer aldığını vurguladı.

Amerikan Giyim ve Ayakkabı Derneği (AAFA) Kıdemli Sürdürülebilirlik Direktörü Chelsea Murtha bu yolculuğun ilk adımının etkili bir Üretici Sorumluluğu Organizasyonu (PRO) kurmak olacağını belirtirken, ACT ve Circular Services Group CEO'su Rachel Kibbe ise yasa tasarısının kabul edilmesini “heyecan verici” olarak nitelendirerek son metinde geri dönüşüm teknolojilerinin tanımının genişletilmesinden, tekstil yeniden kullanımı, geri dönüşümü ve tamiri için fonlama kurallarının netleştirilmesine kadar bir dizi “önemli iyileştirme” yapılmasından memnuniyet duyduğunu ifade etti.

🌍ABD Ulusal Tekstil Kuruluşları Konseyi, Beyaz Saray'ın De Minimis'i Sınırlayan Duyurusunu Olumlu Buluyor

Ulusal Tekstil Kuruluşları Konseyi (NCTO) Başkanı ve CEO'su Kim Glas, yürütme organının De Minimis gönderilerini sınırlamaya yönelik önlemler ve iç tedarik üzerine aldığı kilit tedbirleri içeren bilgi notu hakkında yaptığı açıklamada, De Minimis hükmünün tekstil sektörüne verdiği büyük zararı sınırlamak için mevcut hükümete daha önce çağrıda bulunduklarını, yönetimin ticaret yaptırımları ve cezalarına tabi tüm ithal ürünlere yönelik olarak De Minimis muamelesini sınırlamaya ilişkin düzenlemelerin kritik bir ilk adım olduğunu söyledi. Glas, açıklanan eylemin ötesinde kapsamlı bir çözüme duyulan ihtiyacın altını çizerken De Minimis paketlerinin günlük olarak akışını engellemenin mevcut yasalarla mümkün olmadığını vurguladı.

“ABD tekstil endüstrisi, ABD ordusuna ve kişisel koruyucu ekipman (PPE) tedarik eden stratejik bir sağlayıcı olarak, piyasamıza yasa dışı ve ucuz ithalatların De Minimis gönderileri aracılığıyla akın etmesi sonucu ağır bir talep düşüşü yaşamaktadır” cümlelerini kuran Glas, De Minimis'in yasadışı ve zorla çalıştırmayla elde edilen ürünleri kapıya kadar getirerek Amerikalı işçiler ve imalat sanayi için büyük kayıplara neden olduğunu, yasa dışı ürünleri tespit etmeyi neredeyse imkansız hale getirdiğini, kara borsayı gizleyerek insanları ve tüketicileri riske attığını belirtti.

Sadece geçen yıl sektör olarak 19 tesis kaybettiklerini ifade eden Glas, sadece sektör için değil tüketiciler ve aileler için de kapsamlı bir reform talep etmeye devam edeceklerini vurgularken, on birkaç aydır yönetimin tekstil ve giyim denetim çabalarını artırmasını ve bu kritik sektörle süregelen iş birliğini takdir ettiklerini söyledi

🌍Avrupa İkinci El Giyim Sektörü Krizde

Avrupa genelinde ikinci el tekstil ticareti yapan tüccarlar, sektörün Covid-19 pandemisinden daha büyük ve eşi benzeri görülmemiş bir kriz yaşadığı konusunda uyarılarda bulundu. Ukrayna'daki savaş, Afrika'daki lojistik zorluklar ve aşırı hızlı modanın yükselişi gibi bir dizi küresel kesinti nedeniyle sektörün büyük bir baskı altında olduğunu belirten Avrupa Geri Dönüşüm Endüstrileri Konfederasyonu'nun (EuRIC) tekstil şubesi ve yerel yetkilileri temsil eden bir dernek olan Municipal Waste Europe (MWE), ikinci el tekstillerde aşırı arz ve geleneksel ihracat pazarlarından talepte düşüş vurgusu yaparken AB ile AB dışı ülkeler arasındaki ikinci el tekstil ticareti, 2022'deki 464.993 tondan 2023'te 430.185 tona gerilemiş durumda. EuRIC ve MWE, ayrılmış ikinci el giysilerin fiyatlarının artık işleme maliyetlerini karşılamadığını rapor ediyor. Bu nedenle söz konusu iki kuruluş çözüm önerilerini sıraladı:

Mevcut KDV Direktifi çerçevesinde tekstil onarımı, yeniden kullanımı ve geri dönüşüm faaliyetlerinde KDV'yi düşürün. Yeni, petrol bazlı malzemelere vergi getirme olasılığını araştırın.Özellikle yırtma ve eğirme fabrikaları zor durumda, bu da işten çıkarmalara neden oluyor. Yaygın iflasları önlemek için acil mali ve yasal destek şarttır. Özellikle de döngüsel tekstil zincirine önemli katkı sağlayan AB şirketleri için kısa vadeli mali teşvikler gereklidir.Orta vadede tekstil yeniden kullanım ve geri dönüşüm sektörünün rekabetçi hale getirilmesine odaklanılmalıdır. Sürdürülebilir malzemelerin kullanımı eko tasarım gereksinimleriyle teşvik edilmelidir.AB pazarına sunulan tüm yeni tekstil ürünlerinde geri dönüştürülmüş tekstil içeriği (tercihen tüketici sonrası tekstillerden elde edilen) zorunlu olarak belirli bir oranda dahil edilmelidir.

🌍Bangladeş Hükümeti BGMEA Yönetim Kurulunu Feshetti

Bir önceki BGMEA Başkanının istifasının ardından Birliğin yeniden yapılandırılması, Ağustos ayındaki seçim hileleri, sektördeki operasyonel kargaşalar ve işçi sorunlarını çözememesi nedeniyle hükümet tarafından feshedilmesinin ardından BGMEA'nın yöneticilerinden Mohiuddin Rebel, daha önce böyle bir kararla hiç karşılaşmadıklarını, İhracatı Geliştirme Bürosu başkan yardımcısı Md. Anwar Hossain'in yönetici olarak görevi devralacağını ve 120 gün içinde “özgür ve adil” bir seçim başlatarak yetki devrini tamamlayacağını kaydetti.

Savartex Group'un yönetici direktörü Faisal Samad ise yalnızca usulsüz oy dolandırıcılığı iddiaları nedeniyle değil, aynı zamanda dönemin başkanı SM Mannan Kochi'nin, iktidardaki Awami Ligi'nin devrilmesinden sonra Bangladeş'ten uzun süreli yokluğu nedeniyle de yönetim kurulunun feshedilmesi çağrılarının ön saflarında yer aldı. Samad, belirsizlik hüküm sürerken ve üretim gecikmeleri devam ederken, BGMEA yönetiminin uluslararası alıcıların endişelerini yatıştıracak anlamlı bir yönlendirme sağlamadığını belirtti. Ağustos ve Eylül aylarındaki işçi protestoları, BGMEA'nın tahminlerine göre operasyonların kesintiye uğraması nedeniyle sektöre 400 milyon dolara mal oldu. İş dünyası ile siyasetin yıllardır iç içe olduğunu belirten Samad, iş dünyasındakilerin işlerini yönetmesi, politikacıların ise siyasi işlerle ilgilenmesi gerektiğini ifade etti.

Devamında ise Hossain tarafından geçici hükümet tarafından göreve getirilen idareciye yardımcı olmak üzere 10 üyeden oluşan geçici bir komite kuruldu.

Komitede aşağıdaki isimler yer alacak:

Shahidullah Azim - Classic Fashion Concepts LtdMiran Ali - Misami Garments LtdAsif Ashraf - Urmi Garments LtdShams Mahmud - Shasha Garments LtdEnamul Haque Khan Bablu - Ananta Clothing LtdM Mohiuddin Chowdhury - Clifton Fashion LtdRezwan Selim - Softex Cotton Pvt LtdANM Saifuddin - MS Wearing Apparel LtdShihabouddoza Chowdhury - Amity Designs LtdSharif Zahir - Ananta Apparels Ltd

🌍Inditex Grubu ABD'de İkinci El Satış Platformu Kuracak

Zara'nın sahibi Inditex, 2023 yılında kaydettiği önemli kar artışının ardından, markanın ikinci el satış platformunu ABD'ye getirmeye hazırlanıyor. "Pre-Owned" adını verdiği bu hizmeti ilk olarak Birleşik Krallık ve Fransa'da Zara mağazalarında, internet sitesinde ve uygulaması üzerinden başlatan Inditex, daha sonra bu hizmeti diğer Avrupa ülkelerine yaymıştı.

Pre-Owned platformu, müşterilere ikinci el kıyafetlerini satma, onarma ve bağışlama imkanı sunarak hızlı modanın etkisini azaltmayı ve hammadde israfını önlemeyi amaçlıyor.

Konuyla ilgili konuşan GlobalData analisti Pippa Stephens Sürdürülebilirlik'in Inditex için temel önceliklerden biri olduğunu belirtirken bir sonraki adımın ise H&M ve Primark'ın yaptığı gibi tedarikçilerin tam listesini yayınlamak olduğunu kaydetti.

Bu gelişme, Inditex'in 2023 mali yılı için rekor satışlar bildirmesiyle aynı döneme denk geliyor. Şirketin gelirleri, geçen yıla kıyasla %10,4 artışla 36 milyar Euro'ya (31 milyar Sterlin) ulaştı. İspanya'nın en büyük şirketi olan Inditex'in net geliri %30,3 artarak 5,38 milyar Euro'ya çıktı ve grubun "entegre mağaza ve online stratejisinin etkinliğini" gösterdi. Inditex ayrıca, yıllık temettüsünde %28 artış yaparak hisse başına 1,54 Euro olarak açıkladı.

🌍İkinci El Tekstil Ticareti Güvenli Bir Gelecek Arıyor

İkinci el giyim sektörü, milyarlarca dolarlık ticareti canlandırarak Avrupa ve Afrika'da yüz binlerce yeşil istihdamı desteklemekte.

Birleşik Krallık'taki Oxford Üniversitesi'ne bağlı saygın kuruluş Oxford Economics, sektörün 2023 yılında AB ve Birleşik Krallık'ın GSYİH'sine yaklaşık 7 milyar Euro katkı sağladığını hesaplarken bunun 3 milyar Euro'su doğrudan sektöre hibe edildi.

Aynı şekilde sadece 2023 yılında AB27 bölgesinde 150 bin kişilik istihdamı desteklerken, iş gücünün %80'i ise kadınlardan oluşmakta.

Öte yandan, Gana'da Avrupa'dan gelen ikinci el giysiler 2023 yılında ülkenin GSYİH'sine 69 milyon Euro'luk katkı sağladı ve 65.000 kayıtlı ve kayıtsız işçiye destek oldu. Kenya'ya 15 milyon Euro, Mozambik'e ise 9,8 milyon Euro katkı sağlandı. Kenya'da 6.300 kişi resmi iş gücünde, en az 68.000 kişi ise kayıtsız çalışıyordu. Mozambik'te 5.700 resmi iş ve en az 15.000 kayıtsız işçi desteklendi.

2023 yılında Gana'ya ithal edilen ikinci el giysilerin %47'si Avrupa'dan gelirken, bu oran Mozambik'te %18, Kenya'da %13 seviyesindeydi. Kenya ve Mozambik'te genel olarak ikinci el giysi ithalatları artmaya devam ederken, AB'nin payı düşüyor.

Atık Çerçeve Direktifi'nde yapılacak değişikliklerle ilgili AB düzeyindeki tartışmaların bu ay başlaması planlanıyor. Bu rapor, karar alıcıları tekstil yeniden kullanım operatörlerini desteklemeye çağırıyor. AB genelinde zorunlu ayrı tekstil toplama sisteminin Ocak 2025'te yürürlüğe girmesi bekleniyor.

🌍Pamuk Sektör Liderleri Sürdürülebilirlik Ölçütlerine Yönelik Birleşik Bir Yaklaşım Başlattı

Cascale liderliğinde yürütülen bu proje, Textile Exchange, CottonConnect, Organic Cotton Accelerator ve Cotton Incorporated gibi önemli sektör oyuncularını bir araya getiriyor. Bu girişim, pamuk üretiminde çevresel etki metriklerini hesaplamak ve analiz etmek için standartlaştırılmış yöntemlerin eksikliğine çözüm getirmeyi hedefliyor.

Better Cotton, küresel kâr amacı gütmeyen Cascale'in pamuk sektöründe Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi (LCA) metodolojilerini standartlaştırmaya yönelik üç yıllık girişimine katıldığını duyurdu. Cascale liderliğinde yürütülen bu proje, Textile Exchange, CottonConnect, Organic Cotton Accelerator ve Cotton Incorporated gibi önemli sektör oyuncularını bir araya getirirken, pamuk üretiminde çevresel etki metriklerini hesaplamak ve analiz etmek için standartlaştırılmış yöntemlerin eksikliğine çözüm getirmeyi hedefliyor.

Better Cotton'un izlenebilirlik programını tanıtan İzleme, Değerlendirme ve Öğrenme Başkanı Miguel Gomez-Escolar Viejo artık menşe ülkeye kadar takip edebildiklerini belirtirken Hindistan programına ait ön analizler, gübre üretimi ve kullanımının pamuk tarımında karbon emisyonlarının başlıca nedenleri olduğunu ortaya koydu. Gübre üretimi Better Cotton'un doğrudan kapsamı dışında kalsa da kuruluş gübre kullanımını azaltmayı, daha verimli uygulama yöntemlerini teşvik etmeyi ve düşük emisyonlu ürünlerin kullanımını yaygınlaştırmayı planlıyor.

Sektör Geneline Faydalar:

Organizasyonlar arasında yenilikler ve gelişmelerin tutarlı bir şekilde tartışılmasını sağlamakBirden fazla LCA modeline yönelik kaynak harcamalarını azaltmakLCA verilerinin yanlış yorumlanmasını ve kötüye kullanılmasını engellemekİlerlemenin ölçülmesi için standart bir çerçeve sunmak Better Cotton, önümüzdeki aylarda çiftçilerin emisyonları azaltmalarına destek olacak stratejilere odaklanan ayrıntılı bulguları ve bir eylem planı paylaşmayı planlıyor. Örgüt ayrıca, LCA verilerinin raporlamada ve iddialarda nasıl kullanılacağına dair kılavuzlar sunacak yeni bir İddia Çerçevesini 2025'in başlarında başlatılacak.

🌍İngiltere Perakende Mağazacılıkta Gelişmeler

Birçok moda perakendecisi, son dönemde yaşanan zorluklara rağmen Birleşik Krallık'taki cadde mağazalarını genişletmeye devam ediyor ve yeni mağazalar açıyor. Son zamanlarda, birçok moda perakendecisi fiziksel mağaza varlıklarını artırarak Birleşik Krallık caddelerinde genişliyor, bu da fiziksel mağazaların karşılaştığı zorluklara rağmen büyüme eğiliminde olduklarını ortaya koyuyor. Önemli oyuncular, mağaza sayısını artırarak ve büyüyen pazar paylarına katkıda bulunarak bu trendi öne çıkarıyor.

İngiliz erkek giyim markası Charles Tyrwhitt, son 18 ayda sekizinci yeni mağazasını Cheltenham'da açtı. 2.787 metrekarelik bu mağaza, Superdry'in eski mağazasının yerine geçti ve şık dokunmatik ekranlarla çevrimiçi alışveriş olanakları sunuyor. Bu açılış, markanın küresel çapta 44. mağazasını işaret ederken, yıl sonuna kadar altı yeni mağaza daha açmayı hedefliyor.

Benzer şekilde, İspanyol moda perakendecisi Mango, Birleşik Krallık'ı stratejik bir büyüme hedefi olarak belirledi. 2023 sonunda Birleşik Krallık'ta 60 mağaza açan Mango, 2024 yılında 20 yeni mağaza daha açmayı planlıyor. Londra'da Mango Teen markasının açılması, genç kitlelere ulaşma çabalarını gösteriyor. Öte yandan Uniqlo, Coal Drops Yard bölgesinde yeni bir mağaza açarak Avrupa'daki büyümesini pekiştirdi. Uniqlo'nun İngiltere Operasyon Direktörü Alessandro Dudech, markanın amiral mağazalarıyla müşteri deneyimini zenginleştirme stratejisinin bu büyümeye katkıda bulunduğunu belirtiyor.

İngiliz kadın giyim markası Sosandar, Chelmsford'da ilk fiziksel mağazasını açtıktan sonra Marlow'da bir diğer mağaza açtı ve Newcastle'ın Metrocentre bölgesinde bir mağaza daha açmayı planlıyor. Markanın hedefi, önümüzdeki beş yıl içinde 50 farklı lokasyonda mağaza açarak fiziksel perakendede büyüme sağlamaktır.

Cornish yaşam tarzı markası Seasalt, Glasgow'da ve Birleşik Krallık ve İrlanda genelinde yeni mağazalar açarak varlığını artırmaya devam ediyor. Ayrıca, ABD pazarına girme planları yaparak Kuzey Amerika'da mağazalar açmayı hedefliyor, bu da önemli bir uluslararası genişleme adımı anlamına geliyor.

Go Outdoors, York'taki Vangarde Alışveriş Parkı'nda Avrupa'nın en büyük outdoor mağazasını açtı. 125.000 metrekarelik bu mağaza, markanın Birleşik Krallık'taki mağaza sayısını 95'e çıkardı ve yıl sonuna kadar iki mağaza daha açmayı planlıyor.

Buna benzer şekilde Scamp & Dude ve French Connection, 2024 yılı boyunca Birleşik Krallık'taki mağaza sayılarını artırmayı planlıyor. Oliver Bonas ve Rodd & Gunn gibi markalar da cadde mağazaları ve alışveriş merkezlerinde büyüme stratejilerini geliştirerek varlıklarını genişletiyorlar.

🌍Levi's Pakistan Anlaşmasına İmza Attı

Tekstil ve konfeksiyon endüstrisinde sağlık ve güvenliği artırmayı hedefleyen uluslararası Pakistan Anlaşması'na Levi's da imza attı. Rana Plaza felaketi sonrasında yürürlüğe giren Bangladeş Anlaşması'na benzer nitelikte olan anlaşma temelde güvenlik iyileştirmelerini hedefliyor. Levi's'in Pakistan Anlaşması'nı imzalaması, daha önce Asos, Gap Inc., H&M Group ve Zara'nın sahibi Inditex gibi 128 marka ve perakendecinin katıldığı bu anlaşmaya dâhil olması, işçi hakları grupları tarafından önemli bir zafer olarak görülüyor. Clean Clothes Campaign, Labour Behind the Label ve Remake gibi örgütler, Levi's'i bu yasal bağlayıcılığı olan anlaşmayı imzalamaya zorlamak için kampanyalar düzenlemişti. Remake'in savunma başkan yardımcısı Emily Stochl, "Levi's'in Pakistan Anlaşması'nı imzalaması, Amerikan markalarının işçilerini korumaya yönelik attığı önemli bir adımı işaret ediyor," diyerek, bu zaferin sürdürülen kolektif aktivizmin işe yaradığının bir kanıtı olduğunu belirtti.

Ancak aktivistler, bunun tam bir kazanım olmadığını ifade ediyor. Clean Clothes Campaign'den Christie Miedema, Levi's'in Bangladeş Anlaşması'nı imzalamadığını ve onun yerine Bangladeş İşçi Güvenliği İttifakı'ndan doğan Nirapon'a katıldığını belirtti. Levi's'in Bangladeş'te 34, Pakistan'da ise 31 üreticisi bulunuyor. Miedema, bu tür anlaşmalara katılmayan ancak anlaşmaya imza atan şirketlerle aynı tesisleri kullanan markaları “bedavadan yararlanmakla” suçladı.

Clean Clothes Campaign, ayrıca markaların Pakistan Anlaşması'nı imzalamakta acele etmesi gerektiğini vurguluyor. Pazartesi günü, Levi's'in tedarikçilerinden birinde Lahor'daki bir fabrikada meydana gelen patlamada bir işçi hayatını kaybetti, dört işçi yaralandı. Pakistan'ın hazır giyim sektörünün “meşhur derecede tehlikeli” olduğunu belirten kampanya, Pakistan Anlaşması'nın ancak tüm büyük şirketlerin desteğiyle tüm işçilere ve fabrikalara kapsam sağlayabileceğini ifade etti. Amazon, Decathlon, Nike ve Ikea gibi büyük markalar ise hâlâ bu anlaşmanın herhangi bir versiyonunu imzalamayı reddediyor.

Konuyla ilgili konuşan Levi's sözcüsü ise, “Tedarik zincirimiz genelinde güvenlik politikalarını güçlendirmek için uzun süredir yatırım yapıyoruz. Başlangıcından bu yana ilerlemeyi izledikten sonra, Pakistan Anlaşması'na meslektaş markalarla birlikte katılıyoruz ve Pakistan'daki tedarik zincirimizde işçi güvenliğini güçlendirmeyi hedefliyoruz,” dedi.

🌍Görünürlük, Tedarik Zincirini Karbonsuzlaştırmanın Temel Taşı mı?

Son zamanlarda uygulamaya konulan düzenlemeler - Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nden zorla çalıştırma yoluyla üretilen malların ithalatını engellemeyi amaçlayan Uygur Zorla Çalıştırmayı Önleme Yasası (UFLPA) ve şirketlerin çevresel ve insan hakları etkilerini değerlendirmelerini ve çözmelerini zorunlu kılan Avrupa Birliği'nin Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Direktifi (CSDDD) – şirketlerin tedarik zincirlerindeki yüksek riskli alanlarda daha fazla görünürlük sağlaması yönündeki baskıları artırmış durumda. Bu artan düzenlemelere rağmen, tedarik zinciri görünürlüğü ise hâlâ oldukça düşük seviyelerde kalıyor.

Birçok şirket, tedarik zincirleri boyunca şeffaflık sağlamada zorlanmakta. Yazılım şirketi Tive Inc. tarafından yapılan bir anket, tedarik zinciri karar vericilerinin %77'sinin gerçek zamanlı görünürlüğü gerekli gördüğünü, ancak yalnızca %25'inin bunu şu anda kullandığını ortaya koyuyor. Bu kopukluk, endüstri içinde önemli bir iyileştirme alanına işaret ediyor. Tüketiciler ve düzenleyiciler daha iyi izlenebilirlik ve etik kaynak kullanımını zorlarken, yalnızca az sayıda marka ürünlerini hammaddeden nihai ürüne kadar tam anlamıyla takip edebiliyor. Bu fark, istenen şeffaflık düzeyi ile uygulamadaki gerçeklik arasındaki önemli bir açığı gözler önüne seriyor.

KPMG'de tedarik zinciri danışmanlığı genel müdürü Blythe Chorn en büyük iş avantajlarından birinin görünürlüğün atık, enerji ve kaynak kullanımını azaltarak tedarik zincirinde karbon azaltımını ilerletme potansiyeli olduğunu söylerken görünürlüğün hangi tedarikçilerle işbirliği yaparak karbon azaltımının ilerletileceğini bilmek için gerekli olduğunu belirtti.

Hem paydaş hem de düzenleyici baskılar doğrultusunda şirketler, karbon azaltma süreçlerini göstermek zorundalar ve bu süreçlerde tedarik zinciri görünürlüğü kritik bir rol oynuyor. Bu nedenle, doğru görünürlük çözümlerine yatırım yapmak, şirketler için güçlü bir iş gerekçesi oluşturuyor. Gerçek ve derinlemesine tedarik zinciri karbonsuzlaştırmasına ulaşmak, entegre tedarik süreçlerini gerektiriyor. Bu entegrasyon, sürdürülebilirlik performansını ticari teşviklerle ilişkilendiriyor.

🌍AB'nin tekstil stratejisi modayı nasıl dönüştürecek?

AB Komisyonu'nun Tekstile ilişkin 2030 Vizyonu, geri dönüştürülebilirlik dikkate alınarak üretilmeyen ürünlerin altı yıl içinde AB pazarında satılmaması gerektiği anlamına geliyor.

AB'nin Sürdürülebilir ve Döngüsel Tekstiller Stratejisi, 2030 yılına kadar AB'de satılan tüm tekstil ürünlerinin uzun ömürlü, geri dönüştürülebilir, mümkün olduğunca geri dönüştürülmüş liflerden yapılmış, tehlikeli maddelerden arındırılmış ve sosyal haklara ve çevreye saygı gösterilerek üretilmiş olmasını sağlamak için somut eylem planlarını içeren bir plan ortaya koyuyor.

Avrupa Komisyonu'nun Turizm ve Tekstiller Birimi (DG GROW) başkanı Marie-Hélène Pradines yaptığı konuşmada tasarım aşamasından üretime kadar sürdürülebilirlik ve döngüselliğin rehber ilkeleri olduğunu, geri dönüştürülebilirlik göz önünde bulunarak tasarlanmayan ürünlerin 2030'dan sonra AB pazarına satılmaması gerektiğini vurguladı.

Avrupa Komisyonu'nun Atıklardan Kaynaklara Dönüşüm Birimi başkan yardımcısı Karolina D'Cunha ise ürün tasarımının ele alınmasının önemine değinerek bunun özellikle atık yönetimi açsından da önemli olduğunu, zira tekstil ürününe dahil edilen toksit maddelerin ürün kullanım ömrüne ulaştığında soruna yol açacağını vurguladı. AB'nin Atık Çerçeve Direktifi, üye devletleri AB pazarında ürün satan tüm şirketlerin kaydını oluşturmakla da görevlendiriyor. D'Cunha, bu üreticilerin "genişletilmiş üretici sorumluluğu"na sahip olacağını ve tekstil atık yönetimi maliyetine finansal katkıda bulunmak zorunda kalacaklarını açıkladı.

Bu ücret, "eko modüle edilmiş" olacak, yani bir ürün ne kadar tekrar kullanılabilir veya geri dönüştürülebilirse, ücret o kadar düşük olacak. Bu, moda şirketlerini döngüsel modellere geçmeye teşvik edecek.

Vizyonun bir diğer endişesi ise, kullanılan tekstil atıklarının AB dışındaki ülkelere ihraç edilmesi ve genellikle bu ülkelerde çöplüklere atılması sorunu oldu. D'Cunha, sorumluluk programlarından elde edilen ücretlerin, gönderilen sevkiyatların atık olup olmadığını doğrulamak için denetimlerin finansmanında da kullanılacağını söyledi.

MEP Alessandra Moretti'nin politika danışmanı Alessandra Moser İSE 2030 düzenlemelerinin moda endüstrisinin fosil yakıtlara olan bağımlılığını azaltmaya yardımcı olacağını vurgularken Dijital Ürün Pasaportlarının da tüketicilere bir ürünün nasıl üretildiği ve fosil yakıt içerip içermediği hakkında bilgi verecek olması nedeniyle döngüselliği teşvik etmede "kritik bir rol" oynayabileceğini ekledi.

🌍İklim değişikliği ve geleneksel moda sezonlarının ölümü

İklim krizi aşırı hava koşullarını daha olası hale getirirken ve yaz ile kış arasındaki çizgiyi bulanıklaştırırken modanın geleneksel sezonlardan uzaklaşmasının vakti geldi.

Bu yıl, kayıtlara geçen en yağışlı altıncı baharın ardından birçok İngiliz perakendecisi, tüketicilerin yeni yaz kıyafetleri almaktan kaçınması nedeniyle satışlarda düşüş yaşadığını bildirdi. İklim krizi hava olaylarını daha tahmin edilemez hale getirdikçe, mevsime uygun olmayan sıcaklıkların satışları duraksatması, önümüzdeki yıllarda dünya genelinde bir trend haline gelebilir. Meteoroloji Ofisi'ne göre, iklim değişikliği dünya genelinde daha sık ve şiddetli hava olaylarına neden oluyor.

Geçen hafta, Uniqlo'nun sahibi Fast Retailing, Çin genelindeki işlerinde kar düşüşünü, "zayıf tüketici iştahı ve mevsim dışı hava koşulları"na bağladı. Temmuz başlarında, British Retail Consortium (BRC), Birleşik Krallık'taki perakende satışların Haziran ayında yıllık %0,2 azaldığını ve özellikle soğuk geçen havaların kıyafet ve ayakkabı satışlarını olumsuz etkilediğini açıkladı.

2018'de BRC ve Met Office tarafından yayımlanan “Weather to Shop?” raporuna göre, Eylül'ün ilk haftası bir önceki yıla göre her bir derece daha sıcak olduğunda, Birleşik Krallık'ta giyim satış büyüme oranı %1,1 azalıyor; bu da satışlarda 40 milyon sterlinlik bir düşüşe denk geliyor.

Hava durumu daha tahmin edilemez hale gelirken, moda endüstrisi de yakında belirli mevsimlere dayalı ürün lansmanlarını durdurmaktan başka bir seçeneğe sahip olmayabilir.